Selahattin Hilav

Felsefe El Kitabı author
Author
Translator
8.8/10
48 People
234
Reads
57
Likes
7.2k
Views

Selahattin Hilav Posts

You can find Selahattin Hilav books, Selahattin Hilav quotes and quotes, Selahattin Hilav authors, Selahattin Hilav reviews and reviews on 1000Kitap.
Birinci Bölüm Doğu Düşüncesi ve Diyalektik s.10-13
Doğu halklarında, metafizik düşüncenin, günümüze kadar ağır bastığı açıkça görülmektedir. Yani, doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik açısından görmeye yatkındır. Çin ve Hint felsefelerini, en yüksek noktaya ulaştıkları çağda inceleyecek olursak, bu felsefelerin birer değişmezlik ve durağanlık felsefesi olduklarını, yani dünyayı
Sayfa 10 - Sosyal Yayınlar
Genel parçasaldan; olum­lu olumsuzdan; dolaysız dolaylıdan daha üstündür. Bu söyleni­lenlerden şu sonuç çıkan algı gerçek bilimi sağlayamaz. Çünkü, algı sadece tek tek olanı vermektedir, oysa bilginin asıl nesnesi genel olandır. En doğru bir kanı bile bilgi değildir. Çünkü bil­gi zorunluluk karakteri taşır ve değişikliğe uğramaz. Oysa kanı kesin değildir ve nesnesi kadar değişkendir.
Reklam
Aristoteles'e göre bilim, nedenlerden çıkarsama yoluyla edini­ len bilgidir. Özellikle, kanıtlanamayan ilk nedenden çıkarılmış bir bilgidir. Nedenden çıkarsanmış bilimden başka, Aristoteles, kaynağım deney ve tümevarımda bulan ve olaylardan çıkarılan bir bilim olduğunu da söyler. Ama bu bilim, nedenden çıkarsa- nan bilimle boy ölçüşemez. Çünkü bu bilim, düşüncenin kav­ ramlardan kalkarak temel ilkeye, yani kanıtlanamayana varma­sını sağlamayan bir yöntemden türemiştir. Gerçekten de, apodiktikin olabilmesi için kanıtlanamayan kesin ilkelerin bulun­ması gereklidir. Bu çeşit ilkeler arasında çelişmezlik ve üçüncü şıkkın imkânsızlığı ilkelerini sayabiliriz. Belli bir içeriği olumla-mak (tasdik etmek) ya da olumsuzlamak (nefy etmek), bunlar­dan birinin doğru ötekinin yanlış olduğunu söylemek demektir. Yani birbiriyle çelişen iki önerme hakkında üçüncü bir yargı ileri sürmek imkânsızdır. Bir kanıt, nedensellik karakterini ta­şıdığı ve yukarıda sözü geçen son ilkelere yakın olduğu ölçüde mükemmeldir. Bundan başka, en mükemmel kanıt, en basit ve en olumlu olan ve eksiksiz bir kanıtlama sağlamak için en az terim gerektiren kanıttır.
Aristoteles, öncüllerin kesinlik derecesi ve düşünme sü­recinin amacı bakımından (yani bilgi ile hakikatin, ya da kanı [kanaat] ile doğru-gibi-görünenin araştırılması söz konusu ol­duğuna göre), akılyürütme yöntemini iki türe ayınr. Bunların birincisi apodiktik, İkincisi diyalektiktir. Apodiktik, genel ilke­lere bağlı kalmakla birlikte, daha çok, belirli bir alana uygula­nan ilkelerle, örneğin geometriye ya da astronomiye uygulanan ilkelerle işgörür ve böylece söz konusu alanda bilgi edinmeye yönelir.
Aristoteles, doğadaki değişimleri açık­layabilmek için idelerin ve tek tek şeylerin yanına üçüncü bir terimi, yani hiç değişmeyen idelerin karşıtı olduğunu ileri sür­düğü ve bütün değişimlere konu Ödevini gördüğünü söylediği maddeyi koymaktadır. Öte yandan, Platon'un diyalektiğinin, zamanla daha soyut ve genel bir hale geldiği de görülmekte­ dir. Nitekim, Sofist’te dianoia'nm (matematik bilgi) logos ile bir ve aynı şey olduğunu söylemekte ve diyalektiği "ruhun, ken­disiyle yaptığı bir iç diyalog" olarak tanımlamaktadır. Böylece diyalektik, gerçek bir süreç olmak niteliğini kaybettiği gibi, dü­şüncenin yasası olmak özelliğini de kaybetmekte ve katkısız bir içdüşünme (reflexion) haline girmektedir.
İdeler öğretisi olarak diyalektik, aslında bir metafizikten başka şey değildir.
Reklam
444 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.