Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selahattin Şenliler

Mamak Cezaevi Günlüğü yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
13
Okunma
6
Beğeni
922
Görüntülenme

En Eski Selahattin Şenliler Gönderileri

En Eski Selahattin Şenliler kitaplarını, en eski Selahattin Şenliler sözleri ve alıntılarını, en eski Selahattin Şenliler yazarlarını, en eski Selahattin Şenliler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir sevda ki güzelim; bambaşka Şehitlik ister insan, gazilikten çok...
Okul, istikbal, iş, aş gailesi; evlilik, çoluk çocuk beklentisi, hiçbirimizin aklına gelmiyor. Yegâne gayemiz, inandığımız davanın, hayallerimizin, mefkûremizin, hayata geçirilmesidir.
Reklam
Varsın, bizi duyacak bir tek kişi dahi olmasın; ne çıkar ?... ALLÂH var ya...
Çok enteresandır; 12 Eylül askeri darbesini yapan Kenan Evren ve onunla birlikte hareket eden ihtilal komuta konseyinin aldığı ilk uluslararası karar, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönmesine verilen izin kararıydı. Yani, Kenan Evren ve askeri devlet konseyi, ilk uluslararası anlaşmasını Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönmesine muvafakat verme şeklinde gerçekleştirmiş oldu.
Bu ülkenin gençleri, bu ülkenin milli gücü birbirine düşürülmüş, birbirine düşman edilmiş, adına sağ-sol çatışması diye, adına Solcu- Komünist, Milliyetçi- Ülkücü diye gruplara bölüştürülerek, bölünerek, bu insanlar birbirine düşman edilmiş, kamplara bölünmüştür. Bu çatışmalarda bölünmeye çanak tutan siyasilerin de dahli var, buna çanak tutan aydınların da dahli var, buna fırsat tanıyan devlet idaresinin de, kamu görevlilerinin de dahli vardır. Üniversite hocalarından, gazetecisine kadar, köşe yazarından siyasetçisine kadar, ülke bir ayrışma ve kamplaşma, kutuplaşma, bölünme içerisine giriyordu.
12 Eylül 1980 ihtilalini yapan heyetten Konya Sıkıyönetim Komutanı olan, Org. Bedrettin Demirel'in bir ifadesi vardı. -"Biz ihtilali bir yıl önce yapacaktık. Ancak şartların olgunlaşmasını bekledik." diyordu. Tabi, Bedrettin Demirel'in, bir orgeneralin, bunu söylemesi çok manidardır. Demek ki, Türkiye'de ihtilal olması hedeflenmiş, planlanmış, bunun şartları hazırlanıyordu. Esas olan burasıdır.
Reklam
Mamak Askeri Cezaevi'ndeki en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi, özellikle Ramazan Ayındaki sıkıntılarımızdan bir tanesi, geceleri sahur yemeği meselesidir. Cezaevi idaresi, bir şekilde bizi terbiye etmek, disiplin etmek için her türlü ibadetlerimizi, dini faaliyetlerimizi, yasaklamaya çalışıyordu. Topluca teravih namazı kılmak, sahur yemeği yemek, iftar vaktinde iftar için yemek hazırlamak; bazı subaylara göre sanki bir başkaldırı, bir isyan gibi algılanıyordu.
1979'un ortalarına geldiğimiz günlerde, Emniyet Teşkilatları da tıpkı diğer öğrenciler, memurlar, işçiler gibi "ülkücü polisler" ve "devrimci polisler" diye ikiye ayrıldılar. Devrimci polisler, diğer bir ifadeyle solcu polisler, "Pol-Der" diye bir polis derneği; milliyetçi, diğer bir ifadeyle ülkücü polisler de "Pol-Bir" diye bir polis derneği kurmuşlardı. Memleketin halini görüyor musunuz? Devletin polisi, ülkücü ve solcu diye iki ye ayrılıyor ve dernekler altında örgütleniyor.
Mustafa Sami Barshan, -"Biz ülkücüyüz ve Türk milliyetçisiyiz! Biz dava adamıyız! Adamlıktan öte adamız! Hamdi Sevinç'i vuracaksak veya sizin hakkınızda bir şeyler düşünüyorsak bunu ulu orta konuşmayız. Gerektiği zaman gerekeni neredeyse yaparız. Konuşmayız, yaparız! Onun için bu gibi şeyler ile bizi töhmet altında bırakmayın. Öküz altında buzağı aramayın." dedi.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.