Selçuk Budak

Psikoloji Sözlüğü yazarı
Yazar
Çevirmen
7.6/10
7 Kişi
13
Okunma
20
Beğeni
4.286
Görüntülenme

En Beğenilen Selçuk Budak Gönderileri

En Beğenilen Selçuk Budak kitaplarını, en beğenilen Selçuk Budak sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Selçuk Budak yazarlarını, en beğenilen Selçuk Budak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Acındırma hükmü:parapathetic provisio, Nevrotik bir hastanın, kişisel bir trajediyi(örneğin bir ebeveynin ölümünü) önlemenin yolu olarak nevrozunu benimseyip haklı çıkardığı bir tür anlaşma veya pazarlık. Tanrıyla, kaderle, vb. girişilen bu pazarlıkta kişi "Hastayım, muhtacım, düşkünüm;dolayısıyla ona ihtiyacım var, onu bana bağışla!" der gibidir. Adler buna "kesişme" diyor.
984 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Psikoloji alanında rastlanan terimlerin çoğu kitapta yer almakla kalmayıp aynı zamanda sosyoloji, felsefe ve hatta antropoloji ile ilgili bilgiler de okuyucuya sunulmakta. Psikolojiyle ilgilenenlerin ve özellikle öğrencilerin faydalanması gereken bir eser. Tavsiye ederim.
Psikoloji Sözlüğü
Psikoloji SözlüğüSelçuk Budak · Bilim ve Sanat Yayınları · 201713 okunma
Reklam
Geçip giden yabancı etkisi, passing strangee effect;kişinin kendisi hakkındaki en gizli sırları tamamen yabancı olan ve bir daha karşılaşma ihtimali bulunmayan insanlara daha kolay açma eğilimi. Özellikle uzun yolculuklarda (örneğin tren yolculuklarında -ki "trendeki yabancı etkisi de denir-) gözlenen bu eğilim, verilen sırların kendisine karşı kullanılmayacağı güvencesiyle kişinin bunaltıcı duyguları boşaltarak rahatlamasıyla açıklanır.
Sayfa 307Kitabı okudu
lider kültü, cult of the leader, İnsanlar tek bir bireye büyük bir güç ve yetki verdikleri zaman, liderin etrafında bir kült yaratmış olur. Sıklıkla bu liderler çevrelerinde liderin yanılmazlığını, yenilmezliğini reklam eden ve bu reklam hizmetlerinin karşılığını şu veya bu şekilde alan insanlar toplar. Özellikle siyasette dinde ve iş yaşamında gözlenen bu kültlerle tekil kişilerin(liderlerin) ihtiyaçları ve çıkarları, toplumun tamamının ortak ihtiyaçlarından çok daha önemli hale gelir. Örneğin bu kültün geliştiği bir partinin lideri, kişisel gururu, başarı hırsı ya da intikam arzusu, vb. için bütün bir ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyebilir.
Sayfa 472Kitabı okudu
Ahlaki panik: moral panic, izleyici kitlelerde korku, endişe ya da öfke yaratabilen bir konunun medyada sürekli ve aşırı olarak işlenmesi sürecine ahlaki panik denilmektedir. Bu süreç genellikle "ahlak girişimcileri" tarafından tetiklenir ve gündemde tutulur. Kamuoyunda yaratılan korku ve öfke öylesine yoğun boyutlara ulaşır ki ilgililer ilave idari, polisiye önlemler almak zorunda kalır, siyasiler yeni yasal düzenlemeler harekete geçer. Özellikle büyük politik veya ekonomik çalkantı dönemlerinde ortaya çıkan ahlaki panik ırkçılık, cadı avcılığı, intihar, depresyon, vb. şeklini alır. İnsanlar aynı sansasyonel öyküden sıkılmaya başlayınca panik havası da yatışmaya başlar ve medya mensupları, bir sonraki ahlak paniğine dönüşecek olan yeni öyküler aramaya başlar. Yakın tarihimizden buna çok güzel üç örnek verilebilir. Birincisi birkaç gencin bir öğretmen ve annesini kaçırarak tecavüz ettiği ve genç öğretmeni hunharca öldürdüğü olaydan sonra 'sokak çocukları' (tinerci çocuklar) konusunda yaratılan ahlak paniği;diğeri yine bir cinayetle gündeme gelen satanist gençler ve bu madde yazıldığı dönemde artık etkisini kaybeden ve yüzlerce köpeğin katledilmesiyle sonuçlanan kuduz paniğidir.
Adil dünya hipotezi:just-world hypothesis Dünyanın adil olduğu, herkesin hakettiğini yaşadığı(kötülerin cezalandırılıp iyilerin ödüllendirildiği) görüşü. Bu görüş, insanın olayların rastlantıyla değil, ussal olarak geliştiğine inanma ihtiyacına bağlanır. Bu görüşü savunanlar, cezayı hakettikleri gerekçesiyle örneğin deprem gibi bir felakete maruz kalanları suçlama eğilimi gösterir(17 Ağustos Marmara Depremi kurbanlarının ve mağdurlarının köktendinciler tarafından suçlanması buna güzel bir örnektir).
Reklam
Fenomenoloji, phenomenology Yunanca phainomenon =görünüş+ology=bilimi. Felsefede, özgün tanımıyla, bilinçlilik konusundaki bilgiyi, birincil içgörü kaynağı ve bilinçlilik konusundaki hakikatin nihai karar merci olarak sezgiye dayandıran; bilinçliliğin temel yapısı konusunda bilgi edinmenin mümkün olduğunu savunan ve bunu arayan bir felsefi yaklaşım. Biraz daha basitleştirecek olursak, dünyaya (doğaya, insana, topluma, vs.) ilişkin bilgimizin dolaysız, sürüp giden yaşantıya, yani doğrudan doğruya fenomenlerin gözlenmesine dayanması gerektiği teorisi. Edmund Husserl'in öncü olarak kabul edildiği bu teoriye göre analizden ve yorumdan önce gözlem gelir. Husserl'in yanı sıra Dilthey, Schutz, Merleau Ponty, Ricoeur, vb. gibi diğer birçok felsefeci tarafından farklı hatta çelişkili terimlerle ortaya konan bu felsefi yaklaşım, dış gerçekliği reddetmez, sadece örneğin içgörü, sezgi yoluyla kazanılan bilginin öncelikli olduğunu savunur.
Sayfa 288Kitabı okudu
Ahlaki panik: moral panic, izleyici kitlelerde korku, endişe ya da öfke yaratabilen bir konunun medyada sürekli ve aşırı olarak işlenmesi sürecine ahlaki panik denilmektedir. Bu süreç genellikle "ahlak girişimcileri" tarafından tetiklenir ve gündemde tutulur. Kamuoyunda yaratılan korku ve öfke öylesine yoğun boyutlara ulaşır ki ilgililer ilave idari, polisiye önlemler almak zorunda kalır, siyasiler yeni yasal düzenlemeler harekete geçer. Özellikle büyük politik veya ekonomik çalkantı dönemlerinde ortaya çıkan ahlaki panik ırkçılık, cadı avcılığı, intihar, depresyon, vb. şeklini alır. İnsanlar aynı sansasyonel öyküden sıkılmaya başlayınca panik havası da yatışmaya başlar ve medya mensupları, bir sonraki ahlak paniğine dönüşecek olan yeni öyküler aramaya başlar. Yakın tarihimizden buna çok güzel üç örnek verilebilir. Birincisi birkaç gencin bir öğretmen ve annesini kaçırarak tecavüz ettiği ve genç öğretmeni hunharca öldürdüğü olaydan sonra 'sokak çocukları' (tinerci çocuklar) konusunda yaratılan ahlak paniği;diğeri yine bir cinayetle gündeme gelen satanist gençler ve bu madde yazıldığı dönemde artık etkisini kaybeden ve yüzlerce köpeğin katledilmesiyle sonuçlanan kuduz paniğidir.
İmago, 1.) Jung'un analitik psikolojisinde, çocuğun yaşamındaki önemli kişilerin (özellikle de annenin) idealize edilmiş imajı;genellikle Freud'un süperagosu yerine kullanmayı tercih ettiği bir terim. Ebeveyn imagosunun kişisel ve ilktipsel bir dışavurumu vardır. 2.)Psikanalizde, başkalarına özellikle de çocuğun özdeşleştiği bir ebeveynin bilinçdışındaki karşılığı. Sıklıkla söz konusu kişinin gerçek özelliklerinden çok idealize edilmiş özelliklerini taşır ve bireyin ahlaki standartları ve idealleri üzerinde belirgin bir etkisi vardır.
80 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.