Üniversite eskiden bir finaldi. Artık sadece bir durak. O nedenle "kazanan" ya da "kaybeden" tabirleri bu çağın eğitim gerçeğini yansıtmıyor. Aslolan kişinin tutkuyla bağlı olduğu bir hedef için emek harcamasıdır.
Gerisi gelir.
İdelojimizi kolay kolay terk edemiyoruz çünkü temelde bu kimliğin altında ahlaki bir değerler sistemi yatıyor. Haidt bu sistemi altı temel prensiple açıklıyor: Dayanışma, adalet, özgürlük, sadakat, otorite ve kutsallık. Eğer sizin için ilk üç ahlaki değer önemli ise, yani zayıflarla dayanışmaya, adalet ve eşitliğe, insanların özgürlüğüne önem veriyorsanız sol ideolojilere meylediyorsunuz demektir. Eğer sizin için devlete sadakat, dirlik düzenlik (otorite) ve kutsal değerlere saygı önemli ise sağ ideolojilere meylediyorsunuz demektir. Sol partiler genelde ilk üç prensibe önem verirken sağ partiler son üç prensibe önem veriyor. Ancak burada önemli bir nüans var. Sol partiler nadiren sağın hegemonyasında rekabet ederken, sağ partiler mütemadiyen solun sahasında rekabet ediyor. Sağ, hem özgürlüğü hem kutsal değerlere saygıyı hem otoriteyi hem de adaleti savunurken; sol, adalet, özgürlük ve toplumun kenara ittiği kesimlerle dayanışmaya öncelik verip; sadakat, itaat ve kutsal değerlere saygıya gereken önemi vermiyor. İşte tam da bu nedenle sağ ideoloji dünyanın pek çok ülkesinde egemen ideoloji konumunda.
Çocuklarını anlamak için lütfen anneler ve babalar gayret etsinler.. Okusunlar kitaplar.. Özellikle
Yetişin Çocuklar çok öneriyorum.. Çok akılcı mantıklı kolay anlaşılıyor ve akıcı..
Çocuklarınızı anlamak için özellikle attığınız minnacık bir adım bile çok güzel olacak emin olun.. 👍
Aklın da bir işlevi var elbet, meşrulaştırmak! Akıl bir anlamda duyguların kölesi bu süreçte. İdeolojimize duygusal olarak bağlandığımız için de bir parti ya da lideri sevdik mi tam seviyoruz. Nefret ettik mi de tam nefret ediyoruz.
“...Liseden itibaren daha pratik bilgisayar çözümleri hayal ederek geçiyor hayatı. Herkesin okuldan kaçtığı bir dönemde o kaçak olarak okulun laboratuvarına girip çalışıyor . ss:178 Gates’e dair.
Hayal olmadan, büyük hayaller kurmadan, bizim gelişmemiz, kalkınmamız, şurdan şuraya gitmemiz, ilerlememiz mümkün değil. Hem teknolojik olarak, hem beşeri olarak, hem toplum olarak, hem birey olarak.
Türkiye bilgi ekonomisinde maalesef çok kötü bir noktada. Çünkü biz bilgiye ulaşmanın önüne engeller koyuyoruz. Basın özgürlüğü dediğiniz şey, bilgiye ulaşma özgürlüğüdür. Dünyada bilgiye kolay ulaşan ülkeler daha çok inovasyon yapıyor.