Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Selim Aslantaş

Selim AslantaşOsmanlıda Sırp İsyanları yazarı
Yazar
8.0/10
1 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
338
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Akademisyen, Yazar

Okurlar

6 okur okudu.
1 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sırp isyanlarının milli bir bağımsızlık hareketi olarak yorumlanma­sında tarihsel dayanak, o dönemde çeşitli kişiler tarafından formüle edilen bir Sırp devletinin kurulmasına dair önerilerdir. Bu planlar arasında en meşhuru Sava Tekeliya'nın Napolyon'a yazdığı, İllirya Cumhuriyeti ya da İl­lirya Krallığı olarak isimlendirdiği bir Slav devletinin kurulması için Fran­sa' dan yardım isteyen, Haziran 1804 tarihli mektupta yer alır.Tekeliya'ya göre Fransa'nın mahmisi olacak bu devlet Avusturya ve Rusya'nın Balkan­lar'a yayılmasını önleyecekti.
Sayfa 14 - Kitap YayıneviKitabı okudu
1683'te Viyana'yı fethetmek için sefere çıkan Kara Mustafa Paşa cid­di bir direnişle karşıaşmadan şehri iki ay kuşatma altında tuttu; ancak Avusturyalılar çok iyi bir savunma gerçekleştirdikleri gibi, Leh Kralı Yan Sobyeski'nin yardımıyla Osmanlıları bozguna uğratıp karşı saldırıya da geçtiler. Türklerin Viyana önlerinde yenildiği haberi hızla bütün Orta Avru­pa'ya yayılırken, Avusturya subayları da Osmanlı tebaası Hıristiyanlar isyan için kışkırtmaya başladı. 1684'te Kutsal İttifak'a katılan Venedik de Dalmaç­ya ve Hersek'te Hıristiyanların ayaklanmalarına yardımcı oldu. 1686'da Bu­din'i kaybeden Osmanlı orduları Tuna'nın gerisine çekilmek zorunda kaldı­ğı sırada Avusturya da 6 Eylül 1687 günü Belgrad'ı işgal edecekti.
Sayfa 36 - Kitap YayıneviKitabı okudu
Reklam
Sırpların 1804'te isyan etmelerine sebep olacak gelişmeler bu kar­gaşa ortamında neşvünema buldu. 1792'den itibaren merkezi temsil eden Belgrad muhafızları, Pazvandoğlu Osman ve yamakların Belgrad'a yaptığı taarruzları durdurmaya çalıştılar; ancak İstanbul, 1799'un başlarında Belg­rad'dan çıkarılmış olan yamakların dönüşlerine izin vermek zorunda kaldı.1801'in sonlarında Belgrad Muhafızı Hacı Mustafa Paşa'yı katlederek Se­mendire sancağında idareyi fiilen ele alan yamak reislerinin kurduğu bas­kı rejimi Osmanlı İmparatorluğu'nu on yıl boyunca meşgul edecek Sırp is­yanlarının patlak vermesine yol açtı. 1787-1792 Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşları Osmanlı İmparator­luğu'nun içinde bulunduğu askeri zaafları alenen göstermişti. Sultan III.Selim'in şiddetle arzulamasına rağmen, Osmanlı birlikleri savaşların akı­betini etkileyecek başarılar kazanamamış, imparatorluk dış gelişmelerin doğurduğu şartlar vesilesiyle büyük toprak kayıplarına uğramadan bu sa­vaşlardan sıyrılabilmişti. Ordu eski güç ve kudretinden uzaklaşmış, dü­zen ve disiplin yerini serkeşlik ve kabadayılığa bırakmıştı.III.Selim ise do­ğan barış ortamından faydalanarak askeri sistem üzerinde ciddi ıslahatlar yapmak azmindeydi.
Sayfa 53 - Kitap YayıneviKitabı okudu
1699 Karlofça Antlaşması'ndan sonra Osmanlı askeri stratejisinde başlayan köklü değişimlerle, daha önceki yüzyılların temel anlayışı olan fe­tih, yerini savunmaya bıraktı. Bu anlayışla Avusturya-Rusya sınırlarındaki Belgrad, Böğürdelen, Hotin ve Özi gibi kaleler güçlü bir şekilde tahkim edildi. Belgrad 1691'de tekrar fethedilmesinin ardından Tuna ve Sava ne­hirlerinden geçiş için temel bir üs görevini yüklendi.
Sayfa 42 - Kitap YayıneviKitabı okudu
14. yüzyılın ortalarında Bizans İmparatorluğu tahtı etrafında yaşa­nan büyük siyasi mücadelede Sırplar ve Bulgarlar İoannes Paleologos'u, Balkanlar'ın hemen eşiğinde bir güç olarak belirmeye başlayan Osmanlı­lar ise İoannis Kantakuzenos'u destekliyorlardı. 1346'da Teodora ile evle­nen Orhan Bey'in kayınpederi Kantakuzenos ile ittifak kurması, Osman­lıların Balkanlar'a geçişine önemli bir vesile yarattı. 1352'de Kantakuze­nos'un Paleologus'a karşı savaşmak için yardım istemesi üzerine Orhan Bey, oğlu Süleyman komutasında bir orduyu Edime'ye gönderdi. Paleolo­gus'un kuvvetleri arasında Yunanlılar ve Bulgarların yanı sıra Sırplar da bulunuyordu. İki taraf arasında 1353'te Dimetoka yakınlarında yapılan sa­vaşı Osmanlılar kazandı.Zaferden sonra Gelibolu yarımadasındaki Çim­pe'ye yerleşen Süleyman Paşa, Kantakuzenos'un ısrarlarına rağmen kale­yi boşaltmadı ve kısa süre içinde bu mekan Osmanlıların Balkan fetihleri için kullandığı bir üs haline geldi.
Sayfa 19 - Kitap YayıneviKitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok