ah kime seslensem sen değilsin
ben burada
sesimde bozkırın nezaketi
bozkırın hıncı
kan ve bilgelik
ah bir yere döküldüm ki sonsuz
uzak desem, eski desem
ve sökülüp gelen ayrılık
tercih ve felaket
biri sesleniyor
-çık da avut bizi
Selîm Temo
umutsuzsun
muhtemelen yağmur yağacak
anladım nisan!başka yere gidemediğin için burdasın
başkası olmadığın için kendibir kadının terli koynunda
feodal erkek yalnızlığın
ancak mezara gömersin
korku senfonisi ıslığınlabütün komşular esmerliğine düşman
aşkın yol yordam bilmezi
yüreğine dayanırlar Süleyman
bütün şiirleri üstlenirsinfiili meçhul birisin
başkasına yeten yetmemiş sanakışın kesin zatürree
örenci kahvelerinde potansiyel çay bardağı!
kaçman yazıklanışın
üstelemeyisin susmasabir zaman gözlerinde kallavi bir sitem dokunur
kendine uçurumlanır barışıklığın
bir zaman yorulursunhayat yorucu
hayat bıktırıcı tekrarlarda
hayat biraz kavgalıyken barışık olduğumuzPazarcık ovasında bir turaç ötüyor
sevdiğini kim öpüyor
ha Süleyman hadi
sokaklara vur şimdi
belki kendine rastlarsın
Li wan cihê bersiv tunebûn ez dibûm pirs. Bêdengiyeke bêqisur bû
şeqameke bihêwirze.
Û feqîrî diherikî perên bajêr ligel sêvên rizî.
Berê wan li çiyê bû
qehweyên feqîr.
Şu andan itibaren milletvekilliği, belediye eş-başkanlığı, encümenlik, muhtarlık ve hatta azalık gibi herhangi bir konumda kalmaya devam eden her Kürt, bu devletin kayyımlarıyla eşdeğerdir. Şu andan itibaren sandığa gidip oy kullanacak her Kürt de bu kanunsuzluğa ortaktır. Ya gidip gasp edilen Hakkari Belediyesi'ni geri alacaksınız ya da TBMM'deki vekiller, belediyeler ve muhtarlıklardaki seçilmişler kim var kim yok evine dönecek, "sine-i millet"e dönecek. Yerin altındaki ölümüze bile huzur vermeyen bu zulüm düzeni içinde muhalefet etmek bile onu meşru kılar. Onurlu Kürtlerin muhtar azası olma ve muhtar azası seçme hakkı bile gasp ediliyorken sine-i millete dönmek, halkımızın bu düzen içinde seçme ve seçilme hakkının olmadığını bütün dünyaya gösterir ve uluslararası yasa ve teamüller doğrultusunda Kürt halkına, nicedir telaffuz dahi edilmeyen self-determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkı doğar. "Seçim"le oturulan makamlardan ayaklar altına alınarak bu zulüm rejiminin hapishanelerine tıkılmaktansa evinde oturup onun "demokratik mizansen"ini "kaçak çay" içerek seyretmek daha doğru ve devrimci bir tavırdır
-ve nihayet ikimiz
kaçtığımız aşkların toplamıyız-
sokakta yaralı bir it koşturuyor
iki buluşmadır koluma girmiyorsun.
ve birkaç milyon yıldır tutmadın ellerimi.
benimle çıkmıyorsun bu yolculuğa.
ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.
Biz emeklerken sevmeyi öğrenmede, kolumuzdakiler düşüyor.
Ki ölenler zafere en çok yakışanlardır!
Ki ölenler zafere en çok yaklaşanlardır!
Oturup tuhaf ağıtlar yakıyoruz onlara ve söz veriyoruz yarını kurtarıcağımıza.
Ama yarına ertelemekle bugünü yitiriyoruz zaten.
Ve zaten yenik sayılırız yaşamakla!