Hızlı ve git gide hızlanan modern yaşamın içerisinde karşımıza çıkan insanları hatta aynada gördüğümüz insanı anlatıyor bize Alelade Felaketler'de Selman Dinler. İnsan, modern yaşamın içerisinde diğer insanları araçsal görmeye başlıyor. Kendimizden başka herkes bir makine gibi " sorun çıkarmadığında" değerli oluyor bu modernite içerisinde . Öykülerde hep bir karamizah var . Ancak mizah yaparken edebiyatımızda genelde gördüğümüz dilin ihmal edilmesi tehlikesini burada görmüyoruz. Dile sahip çıkılarak sahiplenilen bir tahkiye geleneğinin modern yansımasını görüyoruz. Üstkurmacaya göz kırpılan yerde var ama niyeti bir anlatı tarzının sınırlarında kalmak değil. Edebiyat dünyasında biraz abartarak söylersem acımasız eleştirileri ile tanınan yazar ,öyküde de edebiyat dünyamıza sert eleştirileri kahramanları üzerinden yapıyor . Öyküleri okurken "Evet, tam da bunu yaşıyoruz. " dememizin yanında arkamıza yaslanıp güzel bir Türkçenin de keyfini çıkartıyoruz. Kendi karamizahının ne kadar mizah ne kadar edebiyat içereceğinin miktarını kendi ayarlamış bir üslup var bu öykülerde. Alelade Felaketler rahatsız ediyor . Bunu yaparken başka metinleri eleştiren yazarının kendini de eleştire eleştire kendisi için en iyi metni yakalama çabasını görüyoruz. Alelade Felaketler merak etmeme değen kitaplardan oldu.
“Ayşe hanım, sen bir öykü yazdın mı yakınlarda?” Boş boş bakınca izah ettim. “Hikaye yani?”
-Doğum Lekesi syf.104
Bu konuşma, tek başına bu kitabı sevmek için yeterli. Göndermeleri, anlatmak istediği, vurguları çok güçlü olan bir öykü. Ben çok beğendim.
Genel olarak değerlendirmede ise Selman Dinler’in kalemini çok başarılı buldum. Basit
Öykülerin hepsinin ilk cümlesi çok çarpıcı. Öyküye çağırıyor kelimeler ve başladıysanız okumayı bırakamıyorsunuz. Mizahi bir dili var. Acıları ve gerçekleri göze sokmadan anlatıyor. En sevdiğim öyküler “Dedeler, Zamanı Yavaşlat ve Doğum Lekesi” oldu.