Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Semavi Eyice

Semavi EyiceBizans Devrinde Boğaziçi yazarı
Yazar
Derleyen
8.2/10
44 Kişi
186
Okunma
42
Beğeni
3.869
Görüntülenme

Semavi Eyice Sözleri ve Alıntıları

Semavi Eyice sözleri ve alıntılarını, Semavi Eyice kitap alıntılarını, Semavi Eyice en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
heykeltraş canonica mussoliniye yazdığı mektupta Atatürk'ü anlatıyor.
Kemal Paşa sade, bizim Lombardia ve Piemonte bölgelerinin eski asil askerlerine benzeyen davranışlarıyla çok seçkin bir insan. Az konuşuyor, derin ve kesin cevaplar veriyor, çok düşünüyor ve izliyor. İnsanları, büyük enerjisini yansıtan ve nüfuz eden gözlerle inceliyor. Fizyonomisi, o an içinde bulunduğu hislere göre bazen emir verici bir görünüme, bazen de insanı duygulandıran adeta çocuksu tatlı bir havaya bürünüyor. Merhamet dolu bir insan. Çok acı çekmiş olduğu anlaşılıyor. Aciz kimselere karşı sevgi duyuyor, önemli bir kişi havası takınmıyor. Tüm aile efradı ile konuşuyor, şakalaşıyor.
Antik çağdaki mezarlıklara ait lahit ve mezar stellerine şehrin içinde bugünkü zeminden metrelerce aşağıda rastlamak mümkün olmaktadır.
Sayfa 15 - etkileşim yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Haliç'in "V" biçimindeki dibinde kalın çamur tabakasını içinde çok değerli şeylerin bulunduğu kesindir. Nitekim 1850'de bir yabancı tüccarın gemiye binerken elinden düşürdüğü, içinde bütün serveti olan altın kesesini aramak üzere Haliç'in derinliklerine inen bir dalgıç dibin çok dik ve akıntılı olduğunu söylemiş, keseye rastlamamasına karşılık burada yirmi kadar tunç top bulmuş ve bunlar derhal çıkarılmıştır. II. Abdülhamid döneminde bir Beyoğlu eğlencesinden sabaha karşı çift at koşulu arabasıyla dönen bir paşazade, araba sürücüsünün köprünün açık olduğunu farketmemesi yüzünden Haliç'e düşmüş, atlarla araba ve sahibi Haliç'in dibindeki kalın çamur tabakası içinde kaybolmuştu. Nihayet tersane ve kalafat yerleri önünde bakımsızlık veya tamir sırasındaki ihmal yüzünden batan gemiler de Haliç'in derinliklerinde kaybolup gitmiştir.
Haliç ve AltınlarıKitabı okudu
Haçlı Yağması ve İstanbul
“1204’de Haçlıların işgali altında olan Konstantinopolis’i VIII. Mikhail Palaiologos 1261 yılında geri almıştı fakat Haçlılar şehri öyle yağmalamış, öyle tahrip etmişlerdi ki artık şehir “dünya devleti” olma vasfını kaybetmiş bulunuyordu.”
Sayfa 251 - YeditepeKitabı okudu
Antik liman tesislerinin kalıntıları meydana çıkarılmış ve bir sürpriz olarak toprak tabakalarının altında bu limanda bulunan bazı Bizans gemilerinin kalıntıları da ortaya çıkarılmıştır.
Sayfa 14 - etkileşim yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Surlarda Gedikler Açılırken Bizanslılar Ne Yapıyordu?
“Fatih'in topları İstanbul surlarında gedikler açtıkça Bizanslılar Ayasofya’da ayinler yapıyor, bütün kiliselerin çanlarını durmaksızın çalıyor, bin yıldır Konstantinapolis’i koruduğuna inandıkları Meryem'in çok değerli ikonunu (Hodigitira=Yol Gösterici) Sarayburnu'nda, kendi adını taşıyan kiliseden alıp koruması için, surların yakınına getiriyorlardı.”
Sayfa 185 - YeditepeKitabı okudu
Reklam
Haliç'in "V" biçimindeki dibinde kalın çamur tabakasını içinde çok değerli şeylerin bulunduğu kesindir. Nitekim 1850'de bir yabancı tüccarın gemiye binerken elinden düşürdüğü, içinde bütün serveti olan altın kesesini aramak üzere Haliç'in derinliklerine inen bir dalgıç dibin çok dik ve akıntılı olduğunu söylemiş, keseye rastlamamasına karşılık burada yirmi kadar tunç top bulmuş ve bunlar derhal çıkarılmıştır. II. Abdülhamid döneminde bir Beyoğlu eğlencesinden sabaha karşı çift at koşulu arabasıyla dönen bir paşazade, araba sürücüsünün köprünün açık olduğunu farketmemesi yüzünden Haliç'e düşmüş, atlarla araba ve sahibi Haliç'in dibindeki kalın çamur tabakası içinde kaybolmuştu. Nihayet tersane ve kalafat yerleri önünde bakımsızlık veya tamir sırasındaki ihmal yüzünden batan gemiler de Haliç'in derinliklerinde kaybolup gitmiştir.
Roma imparatorlarından Hadrianus, milattan sonra 123 yılına doğru burayı ziyaret etmiş ve büyük bir ihtimalle şehre akarsu sağlayacak olan su yollarının ve Trakya'dan su getiren tesislerin yapımını emretmiştir.
Sayfa 25 - etkileşim yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Türk Şehirlerinin çoğunda bulunan Ulu Cami İstanbul'da yapılmamış, bu görevi 1934'te camilikten çıkarılıncaya kadar 480 yıl Ayasofya sürdürmüş, Türkleşen İstanbul'un en başta gelen İslâm ibadet yeri olarak özel bir değere sahip olmuştur.
Sayfa 2 - Derin Tarih YayınlarıKitabı okudu
Nasıl müze yapıldı?
1. Dünya Savaşı'nın ardından İstanbul'un işgali yıllarında, Ayasofya'yı tekrar kilise yapmak isteyen bazı yabancı güçlerin bir oldubitti yapmasını önlemek üzere, burada bir Türk askerî birliği hazır tutulmuş ve Rumların girişimleri engellenmiştir. Cumhuriyet'ten sonra 1926'da yine yerli ve yabancı uzmanlardan Ayasofya'nın karşı karşıya olduğu tehlikeler ve tamir esaslarına dair raporlar istenmiştir. Amerikalı Thomas Whittemore (1871-1950) 1931 de Ayasofya'nın mozaiklerini meydana çıkarmak üzere izin almış ve çalışmalara 1932'de başlanmıştır. "1934'te Atatürk'ün binanın müze yapılmasını teklif etmesi üzerine", Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen ertesi gün, binanın Vakıflar'dan kendi bakanlığına devrini isteyen ilk yazıyı yazmış ve 1 Șubat 1935'ten itibaren Ayasofya resmen Müzeler İdaresi'ne bağlanmıştır. Amerikan Bizans Enstitüsü binanın rölövesini çıkartıp mozaiklerin üzerini açarken, 1936'da Alman Arkeoloji Enstitüsü Ayasofya'nın batı cephesi önündeki kazıyı yapmıştır.
Sayfa 3 - Derin Tarih YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Konstantinopolis
Batıda Konstantinapol, Doğuda Konstantiniyye, “Bütün dünyadaki en iyi tahkim edilmiş en büyük şehir ve dünya kurulduğundan beri hiçbir şehirde bu derecede ganimet toplanmamıştır.” Geoffroy de Villehardouin (Fransız Asker, edebiyatçı ve şair-1204)
Sayfa 80 - IV. Haçlı Seferi. (Latin İstilası)Kitabı okudu
Ayıp Olmasın Diye Yerden Alınmayan At Nalı.
“1107 yılında İstanbul’a gelen Norveç Kralı I. Sigurd mahiyetindekilere: Dünyanın en zengin şehrine girmekte olduklarını, bu şaşaa karşısında hayran kalıp her şeye öyle uzun uzun bakmamaları konusunda uyarıda bulunmuştur. Hatta şehirde ilerlerken Sigurd’un atnın altın olan nallarından biri koptuğu halde tembihli olan Norveç askerleri, hiç durmadan nalı düştüğü yerde bırakıp ilerlemişlerdir.”
Sayfa 59 - YeditepeKitabı okudu
heykeltraş canonica mussoliniye yazdığı mektupta inönüyü anlatıyor.
Gazi'nin yanında onun eksikliklerini tamamlayan, canlı ve neşeli karakterli, büyük ideallerle dolu çok kültürlü bir adam olan İsmet Paşa duruyor. Kendisi çok az rastlanır çevik bir zekaya sahip, inanılmaz derecede kurnaz, her şeyi derinine inceliyor.
Kadıköy İlk Medeniyetler
Heraklios (610-641) zamanında, 626’da Sahrbaraz idaresindeki bir Sasanî ordusu Khalkedon (Kadıköy)’u ele geçirerek, Boğaziçinin Anadolu kıyısında ordugâh kurmuş, 717’de kuvvetli bir Arap donanması yine burada üslenmiştir.
Bizans Devrinde Boğaziçi Giriş
Boğaziçi'nin manzarası da tabiatı gibi karadeniz ağızlara doğru daha sarptır. Onda, göğün ve denizin bütün o azgın saldırıışlarına göğüs gerer yalçınlıkda bir duruş vardır. Yamaçlarında karşılıklı viran olmuş iki kale ve kıyılarında tümsekleri görülen tabyalar bu tabiatın savaşçı sergüzeştinden birer izdir. Koyu ve keskin durumu o tesiri verir ki, aşağılarda, yamaçlarının insan eli değe değe yumuşamış ve munisleşmiş teni, orada hala üzerine el sürdürmemiş bir yele sertliğindedir. Bu bakımdan onda efsanevi, destani bir hal vardır. Aşağılarda şehirleşmiş boğaziçi orada artık köydür.
Sayfa 1 - yeditepeKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.