8.8/10
4 People
11
Reads
0
Likes
1,092
Views

Şerafettin Yamaner Posts

You can find Şerafettin Yamaner books, Şerafettin Yamaner quotes and quotes, Şerafettin Yamaner authors, Şerafettin Yamaner reviews and reviews on 1000Kitap.
Ulusal Dil
Aynı dili konuşan insanlar arasında açıklanması zor duygusal bir bağ vardır. Bu bağ, ulusun oluşumunda ve devamında etkin ve birleştirici bir rol oynamaktadır. Atatürk, 1930 yılında, Adana’da, “Ulusallığın çok belirgin niteliklerinden birisi dildir. Türk ulusundanım diyen, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk kültürüne, topluluğuna, bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.” diyerek, dilin ulusallık işlevini vurgulamıştır. Atatürk’ün dil konusundaki bu tavrını, onun, ülkedeki Türk unsurunu ayrıcalıklı bir grup olarak gördüğü şeklinde yorumlamak doğru olmaz. Onun bu tutumunu, o yıllarda dış kaynaklı yanlış ve temelsiz, siyasi ve ideolojik yönlendirmelere karşı toplumun birlik ve beraberliğini ulusal bir temelde sağlamaya yönelik bir girişim olarak nitelemek gerek.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Cumhuriyet yöneticileri, ulusallığı esas alan yeni bir toplumsal kimlik oluşturmak amacındaydılar. Ancak özgün Türk kültürünün pek çok öğeleri İslam ağırlıklı karma Osmanlı kültürü içinde kaybolup gitmişti. Soruna çözüm, ancak temele inerek, geçmiş kültürle köklü ve derin bağları olan öğeleri tekrar ortaya çıkarmakla getirebilirdi. Ulusal kimliğe temel yapılmak üzere ortaya çıkarılması düşünülen öğeler “dil” ve “tarih” idi. Atatürk, “milli bilincin ayakta kalabilmesi için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz,” diyerek bunun bir zorunluluk olduğunu ifade etmiştir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Atatürk Batı’yı önemsiyor, Anadolu’ya sahip çıkmak istiyor, Orta Asya’yı unutmuyor, İslam’ın ulusal Türk kültürünün bir öğesi olmasını da yadsımıyordu. Atatürk’ün, Batı uygarlığı ile Orta Asya Türk kültürü arasında bir yakınlaşma, hatta özdeşlik araması, 1930’lu yıllarda Batı’dan gelen tarihi ve kültürel küçümsemelere karşı bir tepki idi. Bu, Atatürk’ün Türk kültürünün üstünlüğünü kanıtlamak için başvurduğu bir yöntemdi. Bu yöntem, bazen bilimsellikten uzak bir görünüm almış olsa da, Türk kültürünün esas kaynağına inerek, Türk kimliğinin oluşturulmasında etkili bir araç olmuştur.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Atatürk de, başlangıçta (1921), kültür değişimleri sürecinde, Doğu’dan ve Batı’dan gelen bütün etkilerden tamamen uzak ve ulusal karakterimiz ve tarihimizle uyumlu bir kültür ileri sürmesine rağmen temelde “kültür sentezci” idi. Çünkü, yanlı ve tek bir görüşe ağırlık veren kültür ile oluşturulmak istenen kimliğin “ırkçı” bir görünüm alması mümkündür.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Cumhuriyet Dönemine kalan Türk kültürü sentezi, Türk-İslam bileşkesinin Batı’dan yapılan kurumsal alıntılar ile biçimlenen Osmanlı kültürü idi. Bu sentezde “yerel kültür unsurları” söz konusu değildir. Türklük ise, İslamlık ve Osmanlılık içinde eritilmiştir. Yapılması gereken ulusallıktan uzak bu görünüme ulusal bir nitelik vermekti. Bu da yeni bir kültür sentezini gerektiriyordu. Türk toplumunun tarihi geçmişi ve kültürel birikimi böyle bir sentez için elverişli öğelere sahipti.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Yaşayan Anadolu, Türkmenler, İslam’ın yaygınlığı, Türklerin egemenliği, en az bin yıl sürüp giden Batı etkisi, tartışılması bile mümkün olmayan tarihi gerçeklerdir. Bu nedenle, Türk kültürünü herhangi tek bir temele oturtmak zordur. Bütün kültürler gibi Türk kültürü de bir sentezdir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
94 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.