Bir Çöl çekirgesi hareket halindeyken her gün kendi vücut ağırlığı kadar yiyecek tüketebilmektedir. Bunu sürü bazında düşündüğümüzde tehlikenin büyüklüğü ortaya çıkar.
Sığırcık genellikle çekirgenin yalnız bir kısmını ve daha ziyade tam gagasıyla yakaladığı tarafı parçalayarak bırakır. Çekirgeyi yemekten daha çok öldürmeye yatkındır.
Çekirgeler her gün güneşin havayı ısıtmaya başladığı zamandan başlayarak soğuk, kar, yağmur, bulut olmaz ise akşam saadetine kadar yaklaşık on iki saat yer, tahrip eder, çiftleşir ve uçarlar. Hava soğuk ise bunlar uyuşuk halde bulunurlar.
Çok yağlı olan çekirgeler, Araplar tarafından tüketilmiştir. Şark memleketlerini gezen seyyahlar, çekirgenin etinin ıstakozun eti gibi beyaz ve lezzetli olduğunu dile getirmişlerdir.
Bunların uçuş alanı çok geniştir. Örneğin Çöl çekirgesi sürü halinde 2000, Kuzey Amerika Göçmen çekirgesi ise 2800 kilometre uzaklığa kadar uçabilmektedir
Hatta yiyecek bitki bulamaması durumunda hayvanların tüy ve kıllarını, insanların elbiselerini, beşikte uyuyan bebeklerin iskeletlerine kadar ederini yemişlerdir.
Doğası gereği tek başına beslenen bu canlılar, koşullar nedeniyle bir arada bulunmak durumunda kalınca vücut yapıları, yaşam tarzları, davranışları ve çevreyle ilişkileri değişim göstermektedir.
Türkiye’de tespit edilmiş 300’ü aşkın çekirge türü var olmakla birlikte, bu çekirgeler arasında memleketimize zarar veren başlıca çekirge türleri Fas, Çöl (Sudan) ve İtalyan çekirgesidir.
Sürü fazına geçiş besin dağılımının düzensiz olduğu alanlarda görülmektedir. Yani yiyecekler belli yerlerde toplandığında çekirgeler zorunlu olarak yiyeceklere ulaşmak için bu alanlarda bir araya gelmek durumunda kalırlar.
Kasım 1915-Temmuz 1916 arasında, çekirge istilasının hemen sonrasında, sadece Beyrut ve Dağlık Lübnan bölgelerinde 60.000-80.000 arasında kişinin açlıktan öldüğü tahmin edilmektedir.