Seyfettin KAYA, 1977 yılında Elazığ’a bağlı Palu ilçesinde doğdu, ilk ve orta öğrenimini aynı ilçede tamamladı. 2000 yılında Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ortaçağ Bilim Dalında 2013 yılında yüksek lisansını, 2018 yılının başında da ise doktorasını tamamladı. 2018 yılında Siirt üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne öğretim üyesi olarak atandı. Halen aynı görevi devam ettirmekte olan Seyfettin KAYA, Selçuklular döneminde astronomi, Türk-İslam Gökbilimcileri ve Bilim tarihi ile ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.
"İslâm medeniyetinde astrologlar ve astronomlar müneccim diye tesmiye edilmiştir. Bu kavram Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar devam etmiş, herhangi bir değişime uğramamıştır."
"Astronomi konusunda İslâm dünyası, en çok Aristotales ve Batlamyus'un farklı denklemler üzerine kurdukları yer merkezli evren modelinden etkilenmiştir."
"Batı dünyası, Yeni Çağ'da nihai olarak tesbit ettikleri Güneş merkezli evren modeline, Müslüman astronomların hesaplamaları sayesinde ulaştılar. Bu yönüyle astronomi bilimi, Müslüman âlimlerin omuzlarında yükselmiştir."
"İslâm devletleri içinde masrafları vakıf gelirleriyle desteklenen ilk gözlemevi kabul edilen Merâga Rasathânesi, akademik açıdan önemli başarılara imza atmış ve Kopernik Çağı'na giden yolu açmıştır."
Metinlerde yer alan alim isimlerinin uzunluğu ve bazı konuların tekrarı ile iki katına çıkmış kitap. Birçok tarih profesörünün sebeplere dayandırarak makul bulduğu bir tezi ise sebepsiz aşağıdaki cümlelerle kendince abartılı bulmuştur. Üstelik Emeviler, Abbasiler ve Fatımiler ile ilgili her durumu makul buluyorken... Bu kanısından sonra kitabı benim için bitirmiştir. :)
"Türk tarihinde nücum ilmine ilişkin faaliyetlerin Asya Hunları döneminde (MÖ 220-MS 216) başladığı iddia edilmektedir. Hatta bu iddiayı çok ileri götüren Rus araştırmacı Sofi Tram-Semen tarihte nücum ilmine ilişkin ilk faaliyetlerin Türkler tarafından başlatıldığını ileri sürmüştür. Sofi Tram-Semen, nücum ilminin ilk kez Hunlar tarafından ortaya çıkarıldığını, ancak bu dönemde bilimsel-kültürel etkinliklerin cereyan eden siyasi hadiselerin gölgesinde kalmasından ötürü bu durumun pek anlaşılamadığını dile getirmiştir.
Rus araştırmacının bu iddiası çok abartılı gibi görünmektedir."
Kitabı okuyunca aslında İslâm aleminin 9. ve 11.yüzyıllar arasında bilim konusunda baya yol aldıklarını görebiliyorsunuz. İşin vir güzel yanı da kurulan hemen hemen her ülkede bu ilimler ile uğraşan bilim adamlarının varolması.
Kitap üç bölüme ayrılmış. Adından da anlaşılacağı üzere bu bölümler astronomi, astroloji ve gözlemevlerine ayrılmış.
Birinci bölümde astronomi üzerinde durulmuş. Burada Orta Çağ'daki İslâm ülkelerinde astronomi ile ilgilenen bilim insanları ele alınmış. Bunların Batılı bilim insanlarından etkilenmeleri, çevirileri, eleştirileri ve yeni buluşları anlatılarak bilim insanlarının buluşları ve eleştirileri tablolar halinde gösterilmiş.
İkinci bölüm astrolojiye ayrılmış. Ülkelerde hangi bilim insanlarının müneccimlikle uğraştığı anektodlar verilerek anlatılmış. Bana göre kitabın en keyif verici bölümü burasıydı.
Üçüncü bölüm gözlemevlerini ve buluşlarını ele almış. Hangi gözlemevinde kimin çalıştığı üzerinde durulmuş.
Bölümler ve konular devletlere ayrılarak incelenmiş. Örneğin astronomi alanında Emevîler, Abbâsiler, Fâtımîler, Selçuklular vs. gibi.