Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şeyh Alaaddin Haznevi

Şeyh Alaaddin HazneviEhl-i Sünnet Akaidi yazarı
Yazar
9.7/10
10 Kişi
65
Okunma
13
Beğeni
3.257
Görüntülenme

Hakkında

Şeyh Alaaddin (k.s.), Haznevi mürşitlerinin üçüncüsü, ilimde bir derya, yumuşak tabiatlı ve Rasulullah (s.a.v.) aşkı ile yanan, simasının apayrı güzelliği ile Rasul-ü Kibriya´yı hatırlatan, arif-i billah bir mürşidi kamil idi. Efendimize olan aşırı muhabbetleri ayırıcı vasıflarıydı. Onu gören Yüce Rasul-ü Kibriyayı hatırlar, onun sohbetlerinde bulunan Asr-ı Saadetten eşine rastlanmaz esintiler hissederdi. O, zamanında yaşayan tüm meşayih arasından Rasulullah (s.a.v.) sevgisi ile sıyrılmış ve haklı bir şöhrete sahip olmuştu. Dininde tavizsiz, müminlere karşı şefkatli, küfür ehline karşı ise izzetli bir tavır içerisindeydi. 1959 yılında irşad makamına oturdular. Peygamber Efendimizin üzerine yazdıkları kasideleri çok meşhur olup, halen dillerde dolaşmaktadır. Kardeşi Şeyh İzzeddin (k.s.) onunla ilgili olarak şöyle bir olay nakletmişlerdir: ´ Babam Şeyh Ahmed´in (k.s.) yanında oturuyordum. İçeriye ağabeyim Şeyh Alaaddin girdi. Doğruca babamız ve mürşidimiz olan Şeyh Ahmed hazretlerine yönelerek , ondan Rasulullah Efendimizin (s.a.v.) bütün sünnetlerine harfiyen tabi olabilmek için kendisine dua etmelerini istirham eyledi. Şeyh Hazretleri cevaben; ´Bunu senin baban bile yapmaya güç yetiremezken, sen nasıl yapacaksın. Diyerek cevap verdiler ve sünnetle ilgili dikkat edilmesi gereken konularda öğütlerde bulundular. Bu olay Şeyh Alaaddin´in (k.s.) imanının kemaline ve Rasulullah´ı (s.a.v.) ne kadar çok sevdiğine açık bir delildir. ‘Şeyh Alaeddin hazretleri on yıllık bir irşad hayatı boyunca çok köyler ve beldelere irşad seferlerinde bulunmuştur. Çok kişilere İslam’ın ahlakını esaslarını anlatıp tarikatın adablarını uçsuz bucaksız köylere kadar ulaştırmıştır. Devlet erkânının bile çözemediği birçok husumet ve kan davalarını bile sonlandırmış tarafları barıştırmıştır. Hatta bir seferinde Suriye’den Mardine ve Türkiyenin doğu illerine irşad için geldiği bir aylık gibi kısa bir zamanda altmışın üzerinde sulhta bulunmuştur. Şeyh Alaaddin hazretleri 1960 senesinde çıkmış olduğu irşad seferinde iken bir köy kenarında yüzlerce insanla karşılaştı, bu kişiler en çirkin bir biçimde kadın erkek karışık olarak raks tutup düğün neşesini canlandırmışlardı. Şeyh Alaaddin hazretleri bu nahoş manzarayı görmesi ile rengi bozuldu. Yanındaki hocalar: Kurban, ses çıkarmayasınız. Onlar bizi tanımazlar, onlara sözde tesir etmez, bilakis hareket de yapabilirler. Şeyh hazretleri ise şöyle buyurdu: Resulullah’ın (asv) emrini yerine getiririm. Zayıf imana da razı olmayacağım. Peygamberimiz (asv) bu hususta ’’Biriniz çirkin bilinen bir şeyi görürse eliyle, yapamaz ise dili ile kaldırsın. Onu da yapamaz ise kalbi ile buğz etsin, buda imanın en zayıf derecesidir’’ diye buyurmuştur. (muslim.84) Şeyh Alaaddin (k.s) raksa girenlere doğru haşmet ve heybetiyle yürüyünce kükremiş arslan sürü içine girmiş gibi bir manzara meydana geldi. Hepsi dağıldılar. Hatta evlerine gizlendiler. Şeyh Hazretlerinin yanındaki hocalar dediler ki: Subhanallah, Yüce Allah, dostuna her türlü kolaylığı verir. Her yardımı yapar ve her imkânı sağlar. Yoksa bu insanları, içinde bulunduğu eğlence lezzetinden bu kolaylıkla ayıran güç düşünülemez. Şeyh Alâeddin (k.s) köy ağasının hayli büyük odasında ulema ile birlikte oturdu. Köylü cemaatine, onları zorlarcasına manevi bir güçle hitap etti. Onlara şöyle dedi: ’’Ey Arablar! İslam dini en büyük değerdir. Dünya ve ahiretin huzur ve mutluluğu ona göre yaşamaya bağlıdır. Çünkü o yüce dinde mevcut olan üstün ahlaka göre davranan fert ve toplum şerefin zirvesine çıkmaya hak kazanır. Bu değerin çıkış noktası arabların en şereflisi olan kureyş kabilesidir. Oysa İslam dini size babalarınızın mirasıdır. Sizde gördüğümüz görüntü gösteriyor ki, babanızın mirasına sahip çıkmıyorsunuz. Evladın en kötüsü, babasının mirasını, değer ve şeref noktalarına sahip çıkmayan kişilerdir. Kürtler, Türkler ve Farslar bu değeri sizden alıp yükseldiler, manen ve maddeten güçlendiler. Siz ise bu değerli dine sahip çıkmayıp cehalete mebni gelenek ve göreneklerinize, örf ve âdetlerinize uyduğunuzdan bu süfli hayatta kıvranıp durmaktasınız. Dininize dönün! Değerlerinize sahip çıkın! Daha sonra Şeyh Alâeddin Haznevi hazretleri maharetli bir operatör doktor gibi yara açıp ameliyat ettiği gibi, yarayı dikip şifaya kavuşturmak için gerekli tavsiye ve tedaviye başladı. Kocaman toplum, coşku ile tövbe etti ve tarikata girmekle şereflendi. Bugün o cehalet içinde yaşayan babaların evlatlarından Haznevi ocağından alimler ve salikler çıkıp gerek Suriye gerekse diğer ülkelere giderek insanları irşad etmektedirler ve her gittikleri toplumlarda takdire şayan olmuşlardır. Şeyh Alaaddin (k.s.) bir gün Tel’maruf´taki camide bulunuyorlardı. Bir kişi kendilerine yanaşıp bir soru sormak istediğini söyledi. Sorabileceğine dair olumlu bir yanıt alınca da ´Şeyh Abdulkadir-i Geylani (k.s.) mi yoksa Şah-ı Nakşibend (k.s.) mi daha büyüktür?´ diye sorusunu yöneltti. Şeyh Alaaddin Hazretleri (k.s.) hangisinin büyük olduğuna dair bir açıklama yapmayıp, cevaben şöyle buyurdular; ´Her bir evliyanın ayrı bir makamı ve o makamına göre de bir vazifesi vardır. Şeyh Abdulkadir-i Geylani (k.s.) kendisinden medet istenildiğinde, ruhaniyetiyle anında orada bulunur. Hakiki bir Nakşibendi mürşidi ise, metal parçalarının içerisine daldırıldığında onları kendisine doğru çeken bir mıknatıs gibidir. İnsanı tuttuğu gibi Allah´a kavuşturur.´ Şeyh Alaaddin (k.s) bu sözü ile hal almış bir zattı, arkasından yetiştirdiği âlimler ve talebeler, tarikattan mezun olmuş halifeler ve muhabbetullah ile kalbi dolu salikler bırakarak 1969 senesinde İrşad için gittiği Şam’da hasta hanede vefat etti. Mubarek naaşı Şam’dan Telmaruf’a getirilip Merkad-i Şerife defin edilmiştir.
Tam adı:
Şeyh Alaeddin Haznevi
Unvan:
Yazar, Şeyh

Okurlar

13 okur beğendi.
65 okur okudu.
1 okur okuyor.
28 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Bu zamanın insanları ne kimseyi dinlerler ne kimseye itaat ederler ne de herhangi bir şeyden ders çıkarırlar. Bu nedenle de anlatılan şeyler onlara fayda vermez.
Sofîyan ewrad hilandin 'Aliman tev 'ilm mirandin Radyo telfizyon civandin Ya Rasulullah meded
Ehl-i Sünnet Akaidi
Ehl-i Sünnet Akaidi
Zeliliz ve fakiriz,⠀ Yâ Resûlallah medet!⠀ Biz esiriz çok hakiriz⠀ Ey Allah’ın sevgilisi yetiş yardıma! Yükümüz ağır bir yüktür⠀ Sığınıp kurtulacağımız bir yer kalmadı.⠀ Sabrımız tükendi gücümüz kalmadı.⠀ Ey Allah’ın elçisi yetiş yardıma! Şeyh Alâeddin Haznevî
"Dervişlik dedikleri hırka ile taş değil, gönlünü derviş eyleyen hırkaya muhtaş değil."
Şeyh Alaaddin Haznevi
Şeyh Alaaddin Haznevi
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
111 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Silsile-i Nakşibendiyye'nin, Sâdât-ı kîramın büyüklerinden Şeyh Muhammed Diyâüddin (Hazret) ve Şeyh Ahmed el-Haznevî (Şah-ı Hazne) [kuddise sırrıhümâ]... Hayat ve menkıbeleri kitabın sonunda da belirtildiği gibi hayır ummak ve insanları bu mübarek zatların yaşantılarından haberdar etmek adına Şah-ı Hazne'nin evladı tarafından maksadın hasıl olacağı kadar öz bir şekilde kaleme alınmış. Sünnet-i seniyyeye ittiba ve mürşide mutabaatı yaşayarak anlatan Allah dostları; ilme, talebeye, hayırseverliğe ne derece önem vermişler, son nefese kadar imanı muhafaza etmenin gayretiyle nasıl yaşamışlar sade bir şekilde anlatıyor. Okurken onların yaşantısı nerde, biz nerede demekten alamıyor insan kendini. Allah-û Teâlâ makamlarını âli ve bizleri de şefaatlerine nail eylesin. el-Fatiha
Hazret ve Şah-ı Hazne (k.s.) Hayatı ve Menkıbeleri
Hazret ve Şah-ı Hazne (k.s.) Hayatı ve MenkıbeleriŞeyh Alaaddin Haznevi · Semerkand Yayınları · 201134 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
Kitap adından da anlaşılacağı üzere Hazret yani Muhammed Diyauddin (k.s) ve ondan sonra silsileyi devam ettirmiş olan Şah-ı Hazne'nin(k.s) hayatına ve menkıbelerine dair küçük bir güldeste mahiyetinde.. Kitabı yazan da Şah-ı Hazne'nin(k.s) oğlu olduğu için birinci ağızdan dinlemenin verdiği zevkle akıp gidiyor sayfalar. Son sayfalarda biz sadece küçük bir kısmına değindik şevk versin diye de ekliyor mübarek. Allah kendisinden razı olsun böyle değerli bir eser vererek bizi de haberdar ettiği için. Böyle mübarekleri tanıyarak insan kendi eksikliklerini daha net görüyor. Bizdeki edep, adap eksikliği; onları yaşayanların hayatlarının aynasından kendimize baktığımızda daha iyi anlaşılır oluyor. Böyle bakmazsak herkes haklı, herkes mükemmel... Kesinlikle tekrar tekrar okunması gereken kitaplardan. Allah Sadat-ı Nakşibendiye'nin makamını âlî etsin, bizleri de şefaatlerine nail eylesin. El-Fatiha.
Hazret ve Şah-ı Hazne (k.s.) Hayatı ve Menkıbeleri
Hazret ve Şah-ı Hazne (k.s.) Hayatı ve MenkıbeleriŞeyh Alaaddin Haznevi · Semerkand Yayınları · 201134 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Namaz
Hadisi şerifte: "Kıblesi Hakk olmayanın namazı yoktur." buyrulmuştur. insanlarin kafasında hep kader sırrı vardır. Allah dilediğini yapar. Allah ne dilerse ona hükmeder..!
Hazret ve Şah-ı Hazne (k.s.) Hayatı ve Menkıbeleri
Hazret ve Şah-ı Hazne (k.s.) Hayatı ve MenkıbeleriŞeyh Alaaddin Haznevi · Semerkand Yayınları · 201134 okunma