Babasının vefatından sonra yerine, Alaeddin Keykubad tarafından tayin edilen Feridun bin Ahmed, cesur bir Selçuklu komutanıydı (“sipehsâlâr”). Gençliğinde Hz. Mevlânâ’nın babası, Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’in meclislerinde bulundu, ardından Hz. Mevlânâ’nın manevî çağrısı üzerine onun müridi oldu ve kırk yıl onun hizmetinde bulundu. Savaşlara katılmadan önce mürşidinin duasını alıp onun mükaşefelerinden nasiplenen Sipehsâlâr, akrabası Çelebi Hüsameddin’in halifeliği zamanında müridlere yardım ve âyinlerde hizmet etti. Çelebi’nin, kendisinin çalışmaları hakkında müspet beyanları üzerine malının hepsini bu haberi ona getirene verip yalnızca ona yetecek miktarını alıkoyarak bizzat gördüğü ve duyduğu halleri toplamaya girişti. Sultan Veled’in halifeliğinin başlarına kadar yaşadı, 90 yaşlarındayken vefat etti.
Uyku, bilindiği gibi, vücudun rahat ettiği zamanlarda mide buharının beyne hücum etmesinden hâsıl olur. Halbuki o Hazret'te riyazet ve mücahede çokluğu sebebiyle bunların hiçbiri kalmamıștı; ne rahatı vardı ne de midesinde yemek.
Bir gün Hz. Mevlâna Konya'da kaldırımda yürüyüp giderken yolunun üzerinde bir köpeğin uyuduğunu gördü. Hemen durup beklemeye başladı.
Yol çamurluydu. Köpeğin yattığı yerden başka geçit yoktu. Bu sırada karşıdan gelen bir adam bunu görünce Mevlâna'ya hürmeten köpeği kaldırımdan kovdu. Bunu gören Hz. Mevlâna'nın canı sıkıldı;
"Niçin onun rahatını bozdun?" diye o adamı azarladı.
O Hazret'in hayvanlara karşı lütuf ve şefkatini bundan ölçmek gerekir.
Kitabı okurken Mevlana’nın ne kadar büyük bir veli olduğunu daha iyi anladım. Ve Mevlana’ya karşı sevgim daha çok arttı. Kitabın içindeki Mevlana ile ilgili menkıbeler çok güzel. Mevlana’yı daha yakından tanımak isteyenlere tavsiye edeceğim bir kitap.