Sofi Huri

Rabiat-Ül Adeviye yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
7
Okunma
0
Beğeni
324
Görüntülenme

En Eski Sofi Huri Gönderileri

En Eski Sofi Huri kitaplarını, en eski Sofi Huri sözleri ve alıntılarını, en eski Sofi Huri yazarlarını, en eski Sofi Huri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ey neş'em, zevkim, emelim, mesnedim, Enis-i ruhum, güvencim, muradım; Sen benim gönlümde cânımsın, ümidimsin, Ruhumun hemdemi, cânımın gidasısın. Ey hayatım, ey enisim! Sen olmasaydın, Ben gurbet illerde dökülüp saçılmazdım. Nice bir himmetin, lûtfun var bende, İhsanın var, nimetin var, keremin var bende. Şimdi benim emelim, cennetim, Senin aşkındır, Senin aşkın paslanmış gönlümün gözüne cilâdır. Ömür boyunca ben Senden aslâ uzaklaşmam, Sen benim ruhumun ruhunda yaşıyorsun. Eğer Sen benden râzı olursan Ey gönlümün neş'esi, o zaman saadetim tam olur
Kâsem, şarabım, sevgilim, bu üçü, Ben, aşk mübtelâsı dördüncü* Sâki durmadan, dinlenmeden, Sunar safa ve saadet bâdesi, Gözlerim Dost'tan gayri bir nesne görmez. Her halde, her işte, yanımda O bulunur. Ey beni ayıplıyan, ben O'nun güzelliğine âşıkım; Gözlerim ayrılık ve aşk ateşiyle Nice günler, sel gibi göz yaşları akıtır. Ne göz yaşlarım kesilir, ne vuslat demi gelir, Uyanık gözlerim hiç uyku görür mü?
Sayfa 10 - * Râbia demektirKitabı okudu
Reklam
Ariflerin gönül gözleri hem uyanıktır, hem keskin, Ten gözlerinin bunlara erişmesi ne mümkün? Nice derin sırlar taşır dilleri, Ermez bunlara hiç kâtib akılları. Kanatları yamandır, tüysüz uçar, Âlemlerin Rabbinin nezdine çıkar, Hâlis, sidk şarabını onlara sunan O, Ariflerin kadehlerinden içmeği nasib eden O!
Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin buyurduğu gibi, biz hakikat-i halde Cenabı Hakkı seviyoruz; çünkü kâinatta mevcut her câzibe, hayattaki her güzellik, bir tek hakiki cemâlin farklı mazharlarından başka bir şey değildir, bu ise Cenabı Hakkın mutlak cemal ve kemalidir.
Tasavvuf kuvvettir, cesarettir, mücadeledir. Hayatı yüceltmeyi, insanî kıymetleri daha yükseklere, daha üstün derecelere ulaştırmağı gaye edinmektir. Tasavvuf, her hareket ve düşüncenin esasında bulunan imandır, mârifettir, mânevî kuvvettir. Sadece bir zühd ve ibadet hareketi değil, mârifet ve yakîndir (bilgi ve kat'î kanaat), âhenk ve heyecandır; mânevî, zihnî ve gönül kuvvetlerini canlandırmak için ihsan olunmuş bir hareket ve hamledir.
"iman ilk harekettir, makamlar ve dereceler bunu tâkip eder"
Attar diyor ki: "Râbia ağlıyarak Allahına şu sözleri fısıldıyordu: Ya Rabbi, ben işkence içinde yaşayan bir öksüz kızım, kölelik zinciriyle bağlanmış haldeyim. Her üzüntüye, her acıya dayanırım, sabrederim; ancak bu azaptan çok daha şiddetli bir azab içinde kıvranmaktayım, ve ruhum iztirab ile çırpınıyor. Korkum şudur: Sen benden razı mısın? İşte bütün gayem, emelim budur." Râbia imaniyle bir derece yükselmiş oldu, çünkü iman ilk harekettir, makamlar ve dereceler bunu tâkip eder. Birincisi Allahın rızasını dilemektir. İşte temel budur, ve bütün bina bunun üzerine kurulur. Râbia rızayı taleb ediyor, hayat hadiselerine hiç ehemmiyet vermiyordu. O, rızayı talepte fena bulmuştu; bütün ömrü boyunca Râbia'yı temyiz eden alâmet-i fârika onun özlediği şeyde fena bulması, yok olmasıydı.
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.