Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Suat Sinanoğlu

Suat SinanoğluTürk Hümanizmi yazarı
Yazar
Çevirmen
6.0/10
1 Kişi
11
Okunma
3
Beğeni
1.397
Görüntülenme

Hakkında

Yazar, çevirmen, akademisyen. (D. 1918, İstanbul – Ö. 2000, Ankara). Babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu’nun dışişleri görevlisi olarak Roma’da bulunduğu sırada, ağabeyi Samim Sinanoğlu ile birlikte Torquato Tasso Lisesi’ni bitirdi. Ardından Roma Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi; ancak 1940’ta İtalya’nın II. Dünya Savaşı için hazırlıklara başlaması üzerine, Türkiye’ye döndü ve aynı yılın sonbaharında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi. Bilindiği üzere Klasik Filoloji, Türkiye’de ilk olarak 1936 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde, Fransız Filolojisi’ne bağlı olarak kurulmuştu. Rohde, 1937’de Azra Erhat’ı yanına tercüman ve asistan olarak almış ve böylece Klasik Filoloji’nin temelleri atılmıştı. İşte Suat Sinanoğlu, bu enstitüye girmiş ve 1940’ta mezun olduktan sonra, ağabeyi gibi asistan olarak fakültede kalmıştı. Suat Sinanoğlu, Eski Yunanca’ya, Samim Sinanoğlu ise Latince’ye yönelmişti. Suat Sinanoğlu, 1985’te emekli oluncaya kadar burada hocalık yaptı. 1943’te “Bukolik Şiirin Kaynakları” adlı çalışmasıyla doktor ve 1946’da “Epigram Bukoliği ve Theokritos” adlı çalışmasıyla da doçent oldu. Bundan sonra Yunan Dili ve Edebiyatı üzerindeki araştırmalarını yoğunlaştırdı. Ülkemizde Eski Yunan Dili eğitim ve öğretiminin temellerini attı. Yaptığı çevirilerle Eski Yunan Edebiyatı’nın ülkemizde tanınmasına katkıda bulundu. Sinanoğlu’nun en önemli yapıtlarından birisi de, felsefî bir yaklaşım altında Atatürkçülüğü yorumladığı “Türk Humanizmi” (1980) adlı kitabıydı. Daha önce “L’Humanisme à venir” (1960) adıyla Fransızca olarak yayımladığı bu çalışmasında, Atatürkçülük’ün maddî ve manevî unsurlarıyla bütünsel bir Batılılaşma olduğunu ve böyle bir Batılılaşmanın ise sanılanın ve korkulanın tersine, toplumu taklit aşamasından tahkik aşamasına yükselteceğini savundu. Ona göre, ancak böyle bir yaklaşım hümanizm olarak adlandırılabilirdi. Sinanoğlu’na göre Atatürkçülük’ün böyle yorumlanmasından başka bir şey olmayan “Türk Hümanizmi”, tarihteki İtalyan Hümanizmi ile Alman Neo-Humanizmi’ne eklemlenecek ve Avrupa Uygarlığı’nın kaynağı olan “Klasik Düşünce”yi, hem Türkiye’ye ve hem de onun aracılığıyla Hıristiyan Avrupa’nın sınırlarının ötesine taşıyacaktı. UNESCO nezdinde Türk milli komisyonu başkanlığı görevinde de bulunmuş olan Prof. Dr. Suat Sinanoğlu,“Türk Hümanizmi” adıyla ülkemizde yeni bir hümanist yaklaşım geliştirdi. Türkiye Klasik Çağ Araştırmaları Kurumu’nu kurduğu, Klasik Filoloji eğitiminin gelişmesine katkıda bulunduğu ve hümanizm kavramının ve kültürünün tanıtılmasında ve yaygınlaştırılmasında önemli görevler yaptığı gerekçesiyle 2001 yılında TÜBA Hizmet Ödülü’ne lâyık bulundu. BAŞLICA ESERLERİ: ARAŞTIRMA-İNCELEME-SÖZLÜK: Epigram Bukoliği ve Theokritos (1946), Kelimelerin Etymonu Esas Tutularak Tertiplenen Yunanca-Türkçe Sözlük (1953), L’Humanisme à venir (1960), Yunan Dili Grameri I (1975), Yunanca Uygulama Kitabı (Candan Türkan Şentuna ile, 1979), Türk Humanizmi (1980) ÇEVİRİ: Iphigeneia Tauris’te (Euripides’ten), Yunan Tarihi (Ksenophon’dan), Kriton (Platon’dan), Aias (Sophokles’den), Yunan Çoban Şiirleri (Theokritos’tan).
Unvan:
Yazar, çevirmen, akademisyen
Doğum:
İstanbul, 1918
Ölüm:
Ankara, 2000

Okurlar

3 okur beğendi.
11 okur okudu.
38 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Gençliğin üzerinde olumsuz etkilerini önlemek için, toplumun yeni bir biçimde eğitilmesine bilinçli olarak çalışılırken, klasik okula en yakın ilgiyi göstermekten geri kalmamak gerekir.
Reklam
“Vaktiyle kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. Madem ki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki muvakkat ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki madem ki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız müddetçe şen ve şatır olalım. Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat telakkisini tercih ediyorum, fakat şu kayıtlar içinde.. Hayatta tam zevk ve saadet ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, saadeti için çalışmakta bulunabilir.” ••Mustafa Kemal ATATÜRK••
Sayfa 277
Sol düşünce de, eylem adamının ötesinde fikir adamını göremedi ve devrimin fesi çıkarıp şapkayı giydirmekten öteye gitmeyen bir başarı kazandığı görüşünde Atatürk devrimini küçümsemede sağ düşünce ile birleşti.
Bugün İmam-Hatip okullarının sayısı 350'yi aştı: Türkiye'de artık iki tip okul -din okulu ile laik okul- gençlik üzerinde egemenlik kurmak için savaş veriyorlar.
Neoidealistlerin savına göre, bir zamanlar düşünülmüş olan düşünce, düşünen düşüncenin konusu olur olmaz, yeniden yaşam kazanır, ama bu yaşam yeni bir yaşamdır, çok daha verimlidir, çünkü eski düşünce yeniden düşünülürken, düşünenin kendi deneyiminden başka o günden bugüne kadar geçen zamanın ürünü olan yepyeni deneyimlerle zenginleşir. İşte bu
Sayfa 9697Kitabı okudu
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok