Allâhü Teâlâ, size rızkı çok vermekle ikram etmiş değil az vermekle de ihanet etmiş (sizi hor ve hakir kılmış) değildir. Her ikisi de kul için imtihandır. Bir kimse: "Benim ne kusurum, ne kabahatim var da beni bu kadar meşakket ve sıkıntıya sokuyor?" Derse çok büyük günah işlemiş olur. Allah muhafaza buyursun, imtihanı kaybeder. Bu gibi hâllerde sabretmek lâzım. Eğer sabrederse Cennet'in anahtarı elindedir. Çünkü hastalık ve fakirlik, sabredildiği takdirde Cennet'e girmeye vesile olur.
Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehit böyle değil. O mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder.
Ağaç nasıl ki gövdesinden değil de meyvesinden iyi anlaşılırsa mürşidii kâmil olan kişiler de gösterişli zâhir hâllerinden değil; meyvelerinden yani yetiştirdikleri mensuplarının güzel hâllerinden anlaşılırlar.