Sümeyye Yıldız

Sümeyye YıldızMida yazarı
Yazar
9.6/10
9 Kişi
15
Okunma
3
Beğeni
2.169
Görüntülenme
Rüyalar resimler değildir, onlar mekânlar ve hayal gücüyle yaşanmış deneyimlerdir.
Dolayısıyla insan içine dönerken dünyasını, dünyaya açıldığında kendisini tanır.
Reklam
Yaşamak istiyorsak, hayaletlerimize mütemadiyen ihanet etmeliyiz...
Sayfa 29
Kısacası, okura çarpıcı gelen şiirsel imge, okuma esnasında bir anda gelir, okuru habersiz yakalar; okur, gözleriyle, elleriyle takip ettiği şiirin satır aralarında, sayfa boşluklarında duraksar; zaman yavaşlar, durma noktasına gelir, fakat mekan kalır --mekân daima kalır-- ve okur, ruhunun yüzeyine işleyen hayallerle şiirsel mekâna yerleşir
Sayfa 42
Bachelard, kişinin kendisine dönen yolları ararken, önce kaybolması, kendini kaybetmesi gerektiğini de telkin eder. Yolculuk esnasında ışığın bir gelip bir gitmekte olduğu, okurun, içinde bulunduğu karanlıkta yolunu ancak ve ancak anlık çakan şimşeklerle bulabileceği anlaşılmalıdır. Yani her bir işık parlaması yolu bir anlığına gösterirken, okur, yolunu o parlama anında gördüklerini hatırladıklarıyla bulmaktadır. İşte karanlığın ortasında bu belli belirsiz ilerleyişi daha doğru gerçekleştirmek için okurun bahsedilen yol gösterici parlamalara daha çok ihtiyacı vardır
Sayfa 39
yaşanırken (eşik üzerinde) edinilen tecrübeler odak noktasına geldiğinde (eşiğin berisi) , yaşanıp bitmiş (eşiğin ötesi) , yalnızca izi kalmıştır
Sayfa 39
Reklam
Dolayısıyla insan içine dönerken dünyasını, dünyaya açıldığında kendisini tanır.
Sayfa 38
Bir kentin geçmişinin köklü temelle re dayanıyor olması ve içinde yaşayanların bunun farkında olmasıdır onu anlamlı kılan. Geçmişten taşıdığı mimari değerler ve bir ayrıcalık olarak sahip olduğu asude coğrafi özellikler, plansız büyüyen biz yeri nereye kadar taşıyabilir? Üst üste, iç içe, plansız ve kendiliğinden bir yığın oluşturan kentlerde olup bitenlerden bihaber yaşanan hayatlar, kentin içinde barındırdığı geçmişin izlerini bu yığınlar arasında fark edebilir mi?.
Sayfa 33
ânı arar nokta sadece âna ihtiyaç duyar. ânı yaratır. ân olmadığında, yalnızca düzyazı ve şarkı vardır. şiir kendi özgül dinamizmini hareketsiz bir ânın dikey zamanında bulur.
Sayfa 32
En fena acılarımız, dikey zaman-alçalan zaman üzerinde birikir, zamansal nedensellikten yoksun acılar, bıkıp usanmadan kalbi yok yere delip geçen keskin acılar.
Sayfa 29
Reklam
Yaşamak istiyorsak, hayaletlerimize mütemadiyen ihanet etmeliyiz...
Dikey zaman yükselir. Kimi zaman düşer de. Poe'nun Kuz gun'unu okumayı bilenlere geceyarısı artık hiç yatay olarak gelmez. Ruhun içinde alçalır da alçalır... En dibe, on ikinci vuruşa, on ikinci yaraya, on ikinci aniya dek dalma cesa- retine sahip oldugum geceler enderdir... Çok geçmeden dönerim yüzeysel zamana; zincirlerim kendimi, tekrar zincirlerim, yaşayanlar arasına, yaşama dönerim. Yaşamak istiyorsak, hayaletlerimize mütemadiyen ihanet etmeliyiz...
Sayfa 29
Ve şairin yatay zamanı reddettiğinde keşfettiği, bu dikey zamandır; yani başkalarının olması, yaşamın olması, dünyanın olması. o halde yatay zamana zincirli varlığı bağlarından kurtaracak ardışık üç deneyim düzeni şöyle: 1. Kendi zamanını başkalarının zamanına havale etmemeye alışmak - sürenin toplumsal çerçevelerini kırmak 2. Kendi zamanını eşyanın zamanına havale etmemeye alışmak - sürenin fenomenal çerçevelerini kırmak; 3. Kendi zamanını yaşamın zamanına havale etmemeye alışmak (zor iş): Kalp atıyor mu, sevinç sürüyor mu ar- tık bilmemek-sürenin yaşamsal çerçevelerini kırmak. Ancak böyle kendi merkezimizde yer alan, çevredeki yaşamdan azade otosenkronize referans noktasına erişebiliriz. Bütün düz yataylık birdenbire silinip gider. Zaman artık akmaz. Fışkırır.
Sayfa 28
Bir yıldız parlıyorsa, uyuyan bir onu seyrediyordur: uyuyan retinadaki ufak bir ışıltı, yıldızlı bir gecenin karmaşık hatırasını çağrıştıran gelip geçici bir takımyıldızının resmeder
Sayfa 20
Arthur Zajonc, zihinsel "iç ışığımız" olmadan ışığı bile göremeyeceğimizi savunuyor.
Sayfa 141Kitabı okudu
280 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap Türkçe'ye çevrilerek oluşturulmuş derleme bir eser. Genel olarak mekan, an, imge, atmosfer gibi konuların üzerinde duruyor ve çeşitli alıntılarla beraber sorgulamalarda bulunuyor. Çoğu zaman bu sorgulamalar Bachelard çevresinde toplanıyor. Ancak dil ve çeviri konusunda büyük sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Çeviri çoğu yerde eksik ve dil de bu sebepten dolayı çok karmaşık. Konunun derinliğiyle beraber bu durum kitabı çıkmaza sokuyor. Bitirmek ve anlamak için çok çaba sarf ettiğim bir kitap oldu. Aynı zamanda kitabın mimariyle bağlantıya girmesi için 100 sayfadan fazla okumak gerekiyor. Bachelard severlere ve mekan kavramının felsefesi üzerinde derin okumalar yapmak isteyenlere tavsiyemdir ancak benim için 2022 yılının son kitabı olan bu eserin mimarlık öğrencileri için çok gerekli olmadığını düşünüyorum
Mimarlar Neden Bachelard Okur?
Mimarlar Neden Bachelard Okur?Sümeyye Yıldız · Ketebe Yayınları · 20213 okunma
Resim