1615 yılında Kütahya’da dünyaya gelen şair ve mutasavvıf Sunullah Gaybi hazretleri , halk arasında ‘ Hüda Rabbim Sultan” diye bilinir. Babasının adı Ahmed, dedesinin adı ise Beşirdir. Babası Şeyh Ahmet efendi müftü olup , ömrünün sonlarına doğru tasavvuf yoluna girmiştir. Babasının dedesi Kalburcu Şeyhi Ahmed Efendi’de evliyanın büyüklerinden ve Merkez Efendi’nin halifelerindendir. Böylece bir dervişzade , müftizade olan Sunullah, hem zahir hem batın ilimlerini öğrenerek aile ocağında ilk eğitim ve öğrenimini görmüştür. Yine aynı zamanda babasının da şeyhi olan Halveti Şeyhi Muslihuddin Efendi’den de ders almıştır.
1649 yılında İstanbul’a gelerek Oğlan Şeyh İbrahim Efendi’nin sohbet dairesinde bulunmuş ve Melamiliğe intisap etmiştir. 1655 de şeyhinin vefatı üzerine Kütahya’ya dönmüş ve kentin dışında kendine bir zaviye yapmış ve halkı irşada başlamıştır.
Sun’ullah Gaybi eserlerinde mensup olduğu iki ayrı tarikatın silsilesini kaydeder. Buna göre Olanlar Şeyhi İbrahim Efendi yoluyla Bayrami-Melami, Kütahya’daki Balıklı Tekkesi’nin kurucusu ve babasının pirdaşı Muslihuddin Efendi yoluyla Halveti tarikatına mensuptur.
Sun’ullah Gaybi, Türk tasavvuf şiirinin önemli temsilcilerinden biridir. M. Fuad Köprülü onu Yunus Emre takipçileri arasında sayar. Hüseyin Vassaf, Sun’ullah’ın adının tezkirelerde zikredilmemesini mensup olduğu Bayrami-Melami geleneğine karşı olumsuz tutum dolayısıyla kendisini gizlemesine bağlar. Rıza Tevfik ise onu basit ve açık bir Türkçe ile felsefi konuları işleyebilen nadir şairlerden biri diye nitelendirir. Gaybi çoğunluğunu aruz, bir kısmını hece vezniyle yazdığı şiirlerinde tecelli, devir nazariyesi ve insan-ı kamil düşüncesi gibi tasavvufun temel konularını işlemiştir. Risale-i Halvetiyye ve Bayramiyye’nin giriş cümlelerinden Kütahya’da mülhidlik ve zındıklıkla itham edildiği anlaşılan Sun’ullah Gaybi hayatının sonlarına doğru yazdığı bazı risaleleri bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak için kaleme almıştır. Devir nazariyesini anlattığı doksan dokuz beyitlik “Keşfü’l-gıda” manzumesi tasavvufi çevrelerde çok tanınmıştır.
Vefat tarihi tam olarak bilinmeyen Sunullah Gaybi hazretleri , son eseri Risale-i Esmayı 1676 da yazmış olduğuna göre bu tarihten sonra vefat etmiştir ve Kütahya’da musalla kabristanında sırlanmıştır.
Bir keresinde ilmine ve yaşayışına güvendiğim bir hocama Fuzuli'nin bir beyitindeki kelimeyi sormak için gitmiştim. O da bana kadını,bedenini şiirine almayan çok az şair var demişti. Yani şiirdeki fıkhi ölçü de çok hassas. Sanat, sanat olduğu için yüzde yüz mübah değildir. Tablolar, şarkılar,şiirler, filmler sadece mevcud halleriyle değil çağrıştırdıklarıyla da değerlendirilir. Çağrıştırdıklarının harama sevk meselesi varsa, o şiirinde, tablonunda, filminde orada durması gerekir. Bu yüzden
Yunus Emre 'nin şiirlerini ölçü alıyorum kendime. Ve tasavvuf şiiri, Allah aşkını esas alması itibariyle beni kendine çekiyor. En son okuduğum
Divan 'ı aileme de okuduğumda birlikte anlayabildik, ve ders de çıkarabildik. Hâkeza
Yunus Emre 'nin öyle bir gönlü vardı ki, "sordum sarı çiçeğe" ilahisini çocukluğumuzda hepimiz bir şekilde ezberlemişizdir ve kuzenlerim de aynı şekilde bilirler. Çünkü Allah aşkının yaşı,cinsiyeti ve belki insan ayrımı da yoktur. Yani insan ayrımından kastım, eğer Yûnus gönlüne sahip olabilirsek sadece insanlara değil, tüm mâhlukata dost oluruz. Kuşların dilini bilen Süleymân Aleyhisselâm buna bir örnektir. Bunları en başta kendi nefsim adına ele aldım, Allah bizlere şer'i ölçü içinde edebiyata ve sanata bakabilmeyi nasip etsin.
Sun’ullah Gaybi'nin, tahminen 1624-1629 yılları arasında Kütahya'da doğduğu ve 1676 yılından sonra yine aynı yerde vefat ettiği kabul edilmektedir. Babası Kütahya'da müftülük yapan ve Müftî Derviş diye tanınan Ahmet Efendi olup, Elmalılı Sinân-ı Ümmî'nin halifesidir. Dedesi Şey Beşir Efendi, Çavdar Şeyhi lakabıyla tanınır.
Gaybî, 1649'da
Sunullah Gaybi nin şiirlerine geçmeden önce hayatının ele alındığı bir eserdir. Bir kişiyi tanımadan sevemezsiniz ve tanımadığınız birinin kitabını da okuma ihtiyacı hissetmezsiniz bu nedenle hayatının anlatılması iyi olmuş. Gaybi nin divanından da seçme şiirler alındığı için bütün şiirleri de çok muhteşem. Bazı şiirleri anlamak için lugat çalışması yapmanız gerekebilir. Size çok şey katacaktır.