1921 yılı Ankara' ya gelen bir yabancı yazar, galiba bir İngiliz gazetesine çekilmek üzere şu şekilde bir telgraf yazıyor ve posthaneye yolluyor :
" Ankara, dağlar arasında bir bataklıktır. Bu bataklığın içinde bir yığın kurbağa başlarını havaya kaldırmış durmadan ötüp durmakta ve dünyaya meydan okumaktadır."
Gazetecilerin verdikleri haberlere ait dışarı giden bütün telgraflar ve mektuplar Basın Yayın Umum Müdürü' nün sansüründen geçerdi. Bu telgrafı da babama getiriyorlar, alıyorlar ve şöyle değiştiriyor :
" Ankara, Anadolu' nün ortasında en çorak, bakımsız ve kerpiç evli küçük bir şehirdir. Bu şehirde bir avuç kahraman medeni Avrupa' bin zulüm ve istibdadına karşı isyan ederek Milli İstiklallerini korumaya çalışmaktadırlar."