Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
En Eski Sven Hassel Yorumları ve İncelemeleri
En Eski Sven Hassel sözleri ve alıntılarını, en eski Sven Hassel kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Enformel tarih olarak okunması gerekli bir kitaptır. Sven Hassel ve arkadaşlarının Rusyadan Normandiyaya dek çok sayıda cephede savaşırken başlarından geçen olayları biraz da abartılı bir dille anlatır. Aralara koyduğu tarihi anekdotlarla kolay ulaşılmayacak verileri de okura sunan yazarın seri halde çıkan kitaplarının ilk kitabıdır Lanetliler Taburu. Savaşla ilgili olarak konuşmak isteyen herkesin önce bunları okuyup sonra da düşünmesi tavsiyedir. Kolay konuşulan zor şeyler için çok sabırsız olmamak gerek... Sven Hasselin bu kitapları E Yayınlarından çıkardı. Şu an sadece sahaflardan bulunabiliyor veya stoğunda kalmışsa ve şanslıysanız eğer kitapçılarda rastlayabilirsiniz
SS (Schutzstaffel, Türkçe: koruma timi), önceleri Hitler'in kişisel muhafızlığını yapmak üzere kurulan birliklerdir. Önceden SA ile birlikte çalışan Adolf Hitler "Uzun Bıçaklar Gecesi" diye adlandırılan günde birçok üst düzey SA liderinin idamını emretti. Artık SS'ler oluşturulmuştu ve bu özel birliği doğrudan kendisine bağladı. Duyduğumuz ve yapıldığı iddia edilen bütün katliamı ve insanlık suçlarını önceden polis olan ve sonrasında silahlandıran bu askeri birlikler yapmıştı. Yazar doğu cephesinde Almanlar'ın gözünden tüm zorlukları ve korkunç olayları, insanların neler yaşadıklarını bütün açıklığı ve sürükleyiciliği anlatmayı başarmış. Kitap ara ara tarihin bilinen generallerinin gözünden kısa kısa yaşanan olayları çok güzel canlandırmış. Elimdeki kitap baya parçalara ayrılmış şekildeydi bu yönden okumakta zorlansam da Almanlar'ın gözünden birçok şeye şahit olmak çok etkileyiciydi. Kitabı temin edebilirseniz kesinlikle tavsiye ederim..
Büyük umutlarla başladım okumaya... Tetikçi, HHhH ve benzeri 2. Dünya Savaşı temalı romanlardan biri gibi sürükleyici olur sandım. Her ne kadar yazar anılarını anlatıyor görünse de anlatılan olaylar bana tutarsız, son derece abartılı ve gerçek dışı geldi. Bu konuyla ilgili internette de yazarı eleştiren bloglar olmuş. Genel hatlarıyla roman disiplin taburunda bulunan ve sonrasında topçu birliği ile cepheye gönderilen bir askerin ve arkadaşlarının hayatını anlatıyor.
Özellikle savaş romanları na özel bir ilgim olmasından dolayı bu serinin tamamını okumayı düşünüyordum. Etkileyici bulduğum arka kapak yazısı nedeniyle seriye bu kitapla başlamaya karar verdim. 92.sayfaya kadar zor dayandım. Kurgudan bahsetmek isterdim ama maalesef ortada doğru düzgün bir olay örgüsü yok. Sürekli birbiriyle kavga eden, birbirlerine hakaretler yağdıran abuk sabuk karakterler, yazarın konudan konuya atlaması, alakasız kişilerden ve olaylardan bahsetmesi beni kitaptan soğuttu. Serinin diğer kitaplarını okumayı düşünmüyorum. Bence yazar dünyanın büyük bir yıkım yaşadığı bu savaşı anlatırken biraz daha duygusal bir dil kullanabilirdi.Böylesine dramatik bir savaşta cepheden cepheye koşan askerlerin psikolojilerin bozulacağı su götürmez bir gerçek. Fakat birbirlerinden bu denli nefret eden askerlerinde hayatta kalmalarının mucize olacağını düşünüyorum.
“...Bu kitap korkunç bir yıkımın yazar yaptığı bir insanın gerçek öyküsüdür... “ diye başlayan , okuduğum ilk anı niteliğinde eser, savaşın yıkıcılığını tüm çıplaklığıyla öne sermekte. Yazarın savaştaki arkadaslarını ölümsüzleştirmek ve yaşanan korkunçluğunu herkese birinci ağızdan anlatmak icin kaleme aldığı bu eser - her ne kadar doğruluğu çelişkili de olsa- okudukça insanın kanını donduruyor. Yazarın görev aldığı tank taburu, "Lanetliler Taburu" olarak ünlenmişti. Savaş bittiğinde yaklaşık 6 bin kişilik bu taburdan Hassel'le birlikte ancak birkaç kişi sağ kalabilmiştir. Gerek olayların korkunçluğu gerekse yazarın katı gerçekçiliği beni cok etkiledi ve aklıma Leonid Andreyev’in “Kızıl Kahkaha”sı geldi. Savaş her toplum için kabullenilemez, sindirilmez bir yıkımdır. Bu eserde de bu yıkımın piyonlarının öyküsüne tanık olmakla birlikte tarihe de tanık olmaktayız.
Sanırım büyük bir bağımlılığa tutuldum ve bu bağımlılığımla ne kadar savaşsam da, ölene kadar mücadele etsem de bu savaşı sürekli olarak kaybetmeye mahkum olacağım. Hastalığım: Kitap Okumak. Bugünü 2 kitapla bitirdim, gene dayanamadım ki...
Sven Hassel, savaş romanları yazarı. 2010-2020 arası kaybettiğimiz değerli insanlar listesindeki bir yazar. Arkadaşlarına daha 20’li yaşlarda yaşadıklarını yazacağını ve onları anacağını söz veren kıymetli bir insan.
Kitap bütün yıkıcılığıyla geçen 2. Dünya Savaşı’nı anlatıyor. Ancak çoğu popüler savaş romanının aksine bu kitapta yazar bizzat yaşadıklarını, dostlarını, çektiği acıları ve işin ana temasında da savaşın yıkımını gözler önüne seriyor. Açıkçası var olduğu günden beri savaş yapmış, halen devam eden bir operasyonlar bütününü de oluşturan aziz vatanımız Türkiye onun aziz milletine dahil olan bizler de savaşın ne kadar kötü olduğunu verdiğimiz kayıplardan biliyoruz. Gerek akrabalar, gerek dostlarımız gerek gelen şehit haberleri ve gerekse de kolumuzda verdiklerimiz...
Beni oldukça etkileyen bir ‘roman’ ama aynı zamanda gerçekte bir ‘tarih’ kitabı ve sizlere de mutlak tavsiye ediyorum. Çünkü içinde ne kadar abartılı ve inandırıcı dahi olmayan sahneler bulunsa da bir gerçeklik payı var ve o da asıl anlatılmak istenen konuyu dağıtmıyor. Hepimize iyi okumalar, mutlu geceler ve esenlikler dilerim. Kendinize iyi bakın efendim..