Sydney Nettleton Fisher

Sydney Nettleton FisherSultan Bayezid Han yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
6
Okunma
1
Beğeni
478
Görüntülenme
Selefi, Konstantinopolis fatihiydi; Halefi Suriye’ye, Kutsal toprakları ve Mısır’ı feth etti; onun Halefi de Rodos ve Belgrad’ı alan, Viyana’yı kuşatan “Muhteşem” ya da “Kanuni” Sultan Süleyman da ne ki Beyazıd tarih sayfalarında karanlıkta kaldı.
Sayfa 138Kitabı okudu
Bayezid’in oğulları
Sekiz oğul, doğum sırasına göre muhtemelen şunlardı: Abdullah, Şehin, Alem, Ahmed, Mehmed, Korkud, Mahmud ve Selim.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu en sağlam dönemindeydi ve neredeyse her yönde genişlemeye hazır ve muktedirdi; Venedik Cumhuriyeti ise çürüyordu ve yaşlanmıştı, karada ve denizde kırılgandı.
Bayazıd insanlarla ilişkilerinde zayıftı ve II Mehmed’in saltanatında kendi ruhlarını ve etkilerini göstermeye başlamış olan asker ve siviller onun idaresindeki sadaret makamında aşırı güçlendiler. Bayezıd onlar tarafından tahta getirilmişti ve zamanı geldiğinde de onlar tarafından uzaklaştırıldı. O zamanlar şöyle deniliyordu: “ÜLKEYE HÜKMEDEN VE ÜLKENİN EFENDİSİ OLAN ONLARDIR.”
Sayfa 138Kitabı okudu
Şehzade Ahmet hazdan hoşlanan bir siyasetçiydi, hoş ve sevimliydi, ama Şişmanlığı yüzünden öne çıkamıyordu; savaşta gösterdiği beceriksizlik de onu yeniçerilerin gözünden düşürmüştü. Ancak bu nitelikler Beyazid’in ve sadaret makamında ki yüksek görevlilerin ona gösterdikleri himaye ve açık tercihi önlemiyordu. Bir şair ve bilim adamı olan Korkud, ilahiyat ve felsefe öyle dalmıştı ki, sadaret makamındaki görevliler ve yeniçeriler onu iktidar için uygunsuz görüyorlardı. Daha sonra “Yavuz” diye anılacak olan Selim, eylemleriyle kurnaz, acımasız, enerjik ve cömert olduğunu gösteriyordu. Yeniçeriler bu nitelikleri yüzünden ve belki Bektaşi tarikatının da üyesi olduğu için onu seviyor ve imparatorluğu genişletip büyütebileceğini ve kendilerine de cömert davranacağını düşünüyorlardı. Bayezid ve vezirler Ahmed’i tercih ediyorlardı, şairler ve ulema Korkud’u destekliyorlardı, askerlerse Selim’i seçmişlerdi.
Sayfa 130Kitabı okudu
Şehzadeler on- on dört yaşlarına geldiğinde geleneğe göre yönetme sanatında yetenek kazanması için bir eyalete atanıyordu. Sadaret makamı tarafından yanında ona Nedimlik edecek, tavsiyelerde bulunacak ve eyalet hükümeti’nin yönetiminde ona yardım edecek paşalar ve memurlar görevlendiriliyordu. Oğulların Anadolu’da kalması da gelenektendi; belki buranın Osmanlıların gerçek vatanı olduğu düşünüldüğü için, belki de İstanbul ve Edirne’ye Rumeli‘nden erişim daha kolay olduğu için.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
İsmail Bektaşi tarikatına bağlıydı ve Şii inancını kabul etmeyenlerin çoğunu sürerek ya da öldürterek 1502'de bunu İran'ın resmi dini haline getirdi. Takipçileri sivri tepelikli büyük kırmızı başlıklar giyiyorlardı. Türkler onları bu yüzden Kızılbaşlar diye adlandırdı. Bunların bir başka sıfatı da sufiydi. Bu kelime yün kelimesinin Farsçasından türetilmişti; ama mistik (tasavvuf ehli) biçiminde çevrilmesi daha uygundur. İsmail'e de sık sık Büyük Sufi deniliyordu.
Sayfa 112Kitabı okudu
Osmanlıların ya da Osmanlı hanedanına ilk sultanı olan Osman da bir gaziydi ve gazilerin lideriydi.
İç Savaşı, (Kardeşi Cem ile mücadele) rafiziliği, imparatorluğa karşı bir çok isyanı, depremleri veba salgınlarını atlatan Bayezıd, II. Murad II.Mehmed’in attığı temeller üzerinde, I. Selim ve Süleyman tarafından tamamlanan ve muhteşem bir şekilde süslenen sağlam bir yapının iskeletini kurdu.
Sayfa 138Kitabı okudu
24 Nisan 1512’de Beyazıd ve Selim arasında mutabakata varıldı. Buna göre imparatorluğun bekası için Beyazıd son günlerini doğum yeri olan Dimetoka’da huzur içinde geçirmesi, saraydan istediği her şeyi alması ve hayatının geri kalanında kendisine yıllık 200.000 akçelik bir irat ödenmesine izin veriliyordu. Böylece Selim kılıç kuşandığı ve Osmanlıların dokuzuncu sultanı oldu.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
136-137s.
Selim İstanbul yakınlarında iken babasıyla aracılar koyarak görüşmeler yaptı. Bayazıd orduyu ona teslim etmeden önce Selim’e üç şart koşuyordu: Bayezid sultan olarak ölecek ve Selim de daha sonra onun yerine geçecekti; imparatorluk hazinesi Bayezıd’ın elinde kalacaktı ve Selim Ahmed’e şevkat gösterecekti. Selim sonuncusu dışında bunları kabul etti, ama ordu ayrılmadan önce Korkud’un İstanbul’u terk etmesini şart koştu. Korkud 22 Nisan’da Manisa’ya gönderildi ve Selim de ertesi gün İstanbul’a girdi. Bundan sonra da taleplerini değiştirdi, kendisi yokken Bayezid Korkud’a yerini bırakabilir diyerek, Anadolu’ya hareket etmeden önce sultan olması gerektiğini açıkladı. Askerlerin ve saray görevlilerinin çoğu şimdi Selim’den yanaydı. Beyazı çaresizdi. Selim lehine tahttan feragat etmek zorunda kaldı.
Sayfa 137Kitabı okudu
İki varis, Bayezid ve Cem’in karakter olarak çok az benzerliği vardı. Bayezid 34 yaşındaydı ve silahlardaki ustalıktan çok kitaplar ve konuşmayla ilgiliydi. Amasya’da günlerini müzik, şiir, felsefe, din, astronomi ve kozmografya doldurdu. Daha sonraki Osmanlı tarihçileri onu Sufî ya da Veli olarak adlandırdılar. Zanaatkârlıkla ilgiliydi ve iyi kesilmiş elmaslar ve elde işlenmiş madeni nesneler topluyordu. Gençlik günlerinde spor yapmaktan hoşlanırdı ve iyi bir binici, çok iyi bir okçu olmuştu. Basit şeylerden keyif alıyor, hafif şeyler yiyor, şaraptan kaçınıyordu. Hepsinden önce de karakter olarak barışçıldı. Ondan yirmi yaş genç olan Cem Şairliğinin yanı sıra kardeşinden çok daha faal, savaşçı, haşin ve cömertti. Çağdaşlarından bir kısmı, onun bu nitelikleri nedeniyle II.Mehmed ve bazı yüksek rütbelilerin Cem’i Bayezid’e tercih ettikleri değerlendirmesini yaparlar ve sonraki yazarlar da bunu kabul ederler. Şüphesiz bu nitelikler, babasının sahip olduklarıyla, Bayezid’inkilerden daha fazla uyum içindeydi ve bu nedenle de II. Mehmed’in genç oğlunun tahta varis olmasını umut etmiş olabileceğini düşünmek zor değildir.
Osmanlı devleti içinde gazilerin ve ulemanın yanında iki önemli grup daha vardı: sipahiler ve ahiler. İki tür Sipahi vardı. Bir grupta Sipahi, Sultan’dan bir timar almış ve ihtiyaç duyulduğunda göreve çağrılan feodal bir efendiydi. Diğer grupta da kapıkulu sipahileri, bir kapıkulu sipahisi sultanın daimi sipahi ordusunun bir askeriydi. Tımarlı sipahilerin çoğu ya halen ya da eskiden bir gaziydi ve kendilerine tahsis edilen toprağın çoğunu da kılıçla kazanmışlardı ve bunu oğullarına bırakabilirlerdi.
Osmanlı Devleti’nin Balkanlara yayıldığı dönemde bu gaziler iki kategoriye ayrılabilirler. Şüphesiz gaza fikrine daha yakın olan ilki, neredeyse sürekli olarak akınlarla uğraşan ve Osmanlı beyinin kişisel önderliğine bağımlı olmayan akıncılardan oluşuyordu. diğeri ise doğrudan beyin idaresinde, dolayısıyla onun bağımlı askerleri olan bütün gazileri kapsıyordu.
Bayezid’ın sekiz oğlu vardı ve II.Mehmed Osmanlı devleti içinde birliğin gerçek kuvvetlerinin hızla geliştiğini gördüğünden, Bayezid sultan olursa bu kadar çok oğulla denetimi sağlamakta güçlük çekeceğini biliyordu. Eğer bu iddialar doğruysa, II. Mehmed gerçekten de öngörülü bir önderdi demektir, zira. Bayezid’in 12 yıllık saltanatı sırasında oğulları ona ciddi bir tehdit oluşturdu ve Osmanlı İmparatorluğu içinde de büyük bir karışıklık ve zaafa yol açtı.
Sayfa 127Kitabı okudu
Resim