Açıkçası kitabı ilk elime aldığımda, bir önyargıya sahiptim. Yazarın, tarih boyunca yaşamış her uygarlığı "Türk" ilan eden son dönem araştırmacılarından biri gibi olaya yaklaşmış olabileceğini, kendi alanı olmayan bir sahada yazarın hüküm vermeye kalkacağını düşünüyordum. Kitabın ilk kısmında yer alan kitap tanıtımlarındaki kitabın baskı cinsine ilişkin tanımlar ilk başta gözümü ve zihnimi yorsa da, yazarın bir hüküm vermek yerine, pek çok noktada bilgiyi ortaya çıkartıp, ilave olarak kendi görüşünü de sunup, okuyucusuna beyin fırtınası yaptırma gayreti olduğunu fark ettim. Bu dönemde okurunu kendisiyle birlikte düşünmeye iten bu içerikte kitaba rastlamak pek zor. Üstelik söz konusu Türk tarihi ve hakkında yorum yapmanın pek zor olduğu Türk ilk çağı hakkında cüretkâr ama aynı zamanda haddini de bilen bir üslupla ciddi ve verimli bir beyin fırtınası vaat ediyor bu kitap.