Gideon the Ninth, ortalara kadar ‘ha?’, ‘ney?’, ‘bu kimdi ya?’ Diye ilerleyen; ortalardan sona doğru da ‘haa??’, ‘neyy?’, ‘bu bu muydu ya??’ Diye devam eden bir kitap oldu benim için.
Çok fazla tuhaf isim, fazla tuhaf isim yetmezmiş gibi tuhaf isimlerin lakapları ile kişiler birbirine giriyor, çıkılmaz hale geliyordu. Kafamda bi’ adet Gideon the Ninth haritası oluşturduktan sonra keyif almaya başladım.
Aynı zamanda yazar, bu kitabı serinin ilk kitabı değil de kutsal Locked Tomb lore unun giriş yazısıymış gibi birçok gizem ve politik olayı ortaya atıp kaçmış. (Zaten bunu yapması gerekiyordur belki… bilmiyorum. Kafam karışık.)
Uzun zamandan sonra bitirirken beni duygusallaştıran ve gözlerimi ıslatan ilk kitap oldu. Hönkürmek üzere olduğum için ikinci kitabı daha sonra okuyacağım. (Mental hazırlık)