"Bir tek gece sessiz bir ortamda olunabilse; olmak fiili, birçok koldan ilerleyen cümleler gibi zihnime doluşuverecek, dimdik ayağa kaldırıverecek beni." Nuri Pakdil
Bana kalırsa uğursuzluk diye bir şey yok; uğursuzluk insanların kötülüklerini sakladıkları koca bir maske, yalanlarla büyüttüğümüz sahte bir avuntu, suçu üzerine atmak için tutunduğunuz günah keçisi.
“Kıyametin bir müziği olsaydı keşke“ dedim kendi kendime; gökyüzü üzerimize yıkılırken ve biz tam ortasında bir mezar gibi açılan toprağın içine yuvarlanırken gözlerimizi kapatıp ölümün şiddetinden biraz olsun kaçabilmek için kendimizi müziğe bırakırdık. Hiçliğimizin bir değeri varsa onu görkemli bir şarkıyla taçlandırırdık. Belki hepimizin ayrı ayrı veda şarkıları olurdu; kimisi hüzünlü kimisi neşeli, gururlu, umursamaz yahut kırgınlıklarla kaplı. Oturduğum koltuktan kalkıp üst kata çıkan merdivenleri aheste adımlarla tırmanırken daracık, tek düze dünyamda Yedinci Senfoni’yi kıyametin müziği olarak ilan ettim.