Ölümünden en fazla 40 - 50 yıl sonra hiç kimsenin seni hatırlamayacağını, karının / kocanın seninle yatarken başka birini düşündüğünü, çok zeki sandığın çocuğunun son derece sıradan bir çocuk olduğunu, dünya üzerinde senden farklı olmayan milyarlarca insanın yaşadığını ve senin asla özel biri olmadığını, gelmiş geçmiş milyarlarca insan gibi son derece sıradan biri olduğunu ve bunlar gibi onlarcasını bilsen ve bir şekilde bunların kanıtları gözünün önüne konacak olsa kendi küçük ve kurgusal dünyandan vazgeçer miydin?
Hiçliğe ne kadar dayanabilir ya da dokunabilirsin? Var oluşun duyumsanışı ya da hiçliğin keşfi bir boş zaman uğraşıdır. Hiçliğe bakılamaz, ona sadece düşülür... Kendi hiçliğinden başın dönmesin, kendi uçurumlarına düşmesin diyedir gündelik hayata yöneltilen çılgın enerji... Etrafındaki yüz binlerce renk, koku, tat ve sese bezenmiş nesnelerin, seni hiçlikten korumak için çevrene doldurulduğunu hâlâ anlayamadın mı? Evrendeki boşluk, insanın içinde akar; bu nedenle insan en çok içine bakmaktan korkar...
Londra'da sokaklar tertemizdir, Londra sokaklarındaki bütün çöpler Pencap sokaklarına süpürülür. Her Ingiliz aristokratının kibarlığında bir Hindu dilenci yaşar. Her Sih cesedinde, her cami bombalamasında, kopan her Hindu bacağında bir parça İngiliz konukseverliği vardır.
Benim için 2019 yılı Şubat ayında hava durumu karlı olmak yerine farklı yazarlarla doluydu. Annemle laf dalaşı ederek (:D) başladığım yeni videomda şubat ayında okuduğum kitapları yorumladım kısaca : youtu.be/eHZFlxwsG8Y
Bu kitaplar:
1-
Sömestir tatiline girdiğimden beri (22 Ocak) 4 kitap okumuşum. Tatilim bitene kadar (17 şubat) 20 kitap meydan okuması yapmayı düşünüyorum. Kitapları pdf arşivimden değil de kütüphanemden seçmeye çalışıyorum, yeni kitap almadan önce birazcık vicdan rahatlatmak adına. Sayfa sayılarına odaklanmadan, kendimi okuma tembelliği döneminden sıyırmak için
❝Tam da kitaplara, belgelere, seminerlere girecek bir yaşam bütünlüğü kurmuşken, ömrünün hepsini geçirdiğin bu düzenin sahteliğini kulağına fısıldayan seste, umduğundan daha büyük bir yıkıcılık var...❞
Kendisi minnacık ama etkisi kocaman, gerçekleri suratınıza tokat gibi çarpacak, anlamak isteyenler için çok şey ifade eden bir Kitap "Böyle De Buyurabilirdi Zerdüşt".
Nihilizm'i iliklerinize kadar hissedeceğiniz, sorgulanmaz diye etiketlediğiniz her şeyi sorgulayan, acımasızca eleştiren bir eser. Putlarınızı, ideolojilerinizi, kimliğinizi, insanlığınızı, ahlaki normlarınızı, erdemlerinizi, yaptıklarınızı ve en önemlisi yapmadıklarınızı anlatıyor.
İnsan hayatının anlamsızlığına rağmen insanın sürekli beyhude bir anlam arayışı içinde olmasını, insanın kendisinkinden başka tüm acılara duyarsız olmasına rağmen hümanistlik oyununa devam etmesini, savaşlardan tiksindiğini iddia etmesine rağmen ucu ona dokunmadığı sürece Voltaire'in deyimiyle "kendi bahçesine bakmaya devam etmesini", adalet diye yırtınmasına rağmen ufacık bir torpilde bu arayışından vazgeçmesini, kısaca insanın istediğini iddia ettiği ama aslında istemediğini eylemleri ya da eylemsizlikleriyle belli ettiği her şeyi kınıyor. İkiyüzlülükler, çıkara dayalı ilişkiler ve baskı yüzünden inanmak zorunluluğunda olduğunuz, gerçek sandığınız tüm yalanları çıplaklığıyla gösteriyor. Artık uyanmanın zamanı gelmedi mi dersiniz? Bu kitabı kesinlikle okumalısınız diye düşünüyorum...
YouTube kitap kanalımda Taylan Kara'nın Vasat Edebiyatı 101 kitabını önerdim: ytbe.one/o73ZS-Wrw04
"Vasat Edebiyatı okuyucusu "sıvı" kitaplardan hoşlanır. "Çok akıcı" ifadesi, başarılı bulduğu bir kitap için en önemli ölçütlerden birisidir. Beğendiği kitaplar için en sık kullandığı niteleme "bir solukta
Postmodern anlatının eleştirildiği metinler okumuştum daha önce ancak böylesini okumamıştım. Belirlemeleri gerçekten üzerinde durulmaya değer. Yazarla özellikle Hasan Ali Toptaş konusunda aynı görüşleri paylaşmasam da sıraladığı diğer örnekler üzerinden belirlemelerinin haklılığını kabul etmek zorundayım. Beni uykudan uyandıran bir kitap oldu aslında. Sartre'ın "Edebiyat Nedir?" adlı yapıtını uzun zaman önce okuyup günümüz Türk edebiyatında bir şeylerin çok mu çok ters gittiğini zaten düşünüyordum. Bu kitapla birlikte somut olarak ve örnekler üzerinden düşünmeye başladım. Eleştirilerinde haklısın Taylan Kara.