Onu bu kadar sevme nedenlerimden biri de buydu. Kardeştik, doğal olarak yıllardır defalarca kavga etmiş olsak da, birbirimize bağırıp çağırsak da nihayetinde aynı takımdaydık. · ⋆
"Kaçmaktan yoruldum. Ben artık sana doğru koşmak istiyorum."
Yanı başımdaki Wright, "Vay canına," dedi. "Şiir gibiydi, dostum." Burnunu çekti. "Kahretsin. Eski karımı aramam lazım."
"Defol git," diye bağırdım.
"Sen şu amatör dedektiflerdensin, değil mi? Sansasyon yaratan Netflix belgesellerini izledin ve şimdi kendini kolluk kuvvetlerinin fahri üyesi sanıyorsun."
"Polisi mi arayacaksın, bücür? Buyur, ara. Burada olduğumu biliyorlar."
"Bücür mü? Seni temin ederim ki, işyerimdeki en uzun kişi benim."
"O zaman ya yalnız çalışıyorsun ya da anaokulu öğretmenisin."
"Sana sevgilisiyle dondurma yemeye giden bir adam gibi mi görünüyorum, bücür?"
"Hayır," diyerek içini çekti. "Hiç sanmıyorum."
Birkaç saniye boyunca konuşmadan yürüdük. "Hangi dondurmadan istiyorsun?"
"Sana el kaldıracağıma alnımın ortasına bir mermi yerim. Senin acı içinde geçirdiğin her saniye ölmek istiyorum. Bahsettiğin güzel sözler böyle șeyler mi? Çünkü tek söyleyebileceklerim bunlar."