Sınırda kişiler sonsuz kaos döngüleri yaratarak ilişkilerini sabote etmediklerinde, kimliklerini ilişki içerisinde kaybetmekten veya son derece gerçek bir unsur olan biçare bağımlılıklarından dolayı alabora olmaktan korkabilirler. Kaynaşma fantezilerine bağlı olmamanın verdiği boşluk; çoğunlukla büyüsel bir romantik figürün idealleştirilmesi, değerli olduğunu hissetmek ve kendine güvenmek için tamamen başka birine bağımlı olma korkusuna yol açar. Yakınlık artıkça kırılganlık ve ifşa olma korkusu da artar, bu da ayrılma arzusunun yanında boşluk, değersizlik, depresyon gibi kronik duygulara sebep verir. Bu paradoksa bulunan çözüm, hiçbir ilişkinin fazlaca istikrar kazanmasına izin vermemektir. Burada kaos salt patolojik bir sonuçtan ibaret değildir; aynı zamanda kullanışlı bir stratejidir. İlişkiler fazla normalleştiğinde veya işler fazla iyi gitmeye başladığında, istikrarın sabote edilmesi gerekir.