Tolga Çelik

İslamcılığın Üç Kolu yazarı
Yazar
7.0/10
1 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
743
Görüntülenme

En Eski Tolga Çelik Gönderileri

En Eski Tolga Çelik kitaplarını, en eski Tolga Çelik sözleri ve alıntılarını, en eski Tolga Çelik yazarlarını, en eski Tolga Çelik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mehmet Şevket Eygi gibi Necip Fazıl Kısakürek de MSP'lilerin aforozuna uğradı. Necip Fazıl, başlangıçta MSP'li iken, AP'li olmuş, sonra da MHP'li olduğunu açıklamıştı. MSP'lilerin gözünde bütün İslamcıların, hatta sağ kesimin üstadı olan Necip Fazıl tutarsızdı, kendini çok beğenmişti, dönekti. Necip Fazıl, İslam davasının mimarı olarak kendini gördüğü için MSP yöneticileri kendini aforoz etse bile, tabanın kendine sahip çıkacağını, hele istese gençliği MSP'den koparıp alabileceğini düşünüyordu. Bunu uygulamak için, MTTB'de topladığı gençlere uzun bir konuşma yaptı ve MSP' yi bırakıp kendisiyle birlikte MHP'ye geçmelerini emretti. "Beni seven arkamdan gelsin!.." dediği toplantıdan çıkarken MTTB'den bir kişi dahi peşinden gitmedi.
Fethullah Hoca, Bediüzzaman'ın demokratik misyonu destekleyin emrine rağmen, MSP'lilerle işbirliği yapıyordu. Etrafında hep MSP'liler vardı. Cemaate ait bir Köprü dergisi varken, Fethullah Gülen Sızıntı diye bir dergi çıkarmış ve Nurcuların meşveretine uymamıştı.
Reklam
Turgut Özal'ı benimsemişti. Turgut Özal, "Erbakan gi¬bi gerici, Demirel gibi kinci, Ecevit gibi hırçın değildi." inançlara saygılı laik bir liderdi.Ama bu imajın gerisinde Özal gerçekte bir tarikatçıydı ve dini çevrelerin bugüne kadar kazanamadıkları mevkileri, makamları kazandıran, yine bugüne kadar alamadıkları mesafeleri almalarını gizliden gizliye sağlayan kişiydi. Mesela Milli Eğitim Bakanlığı tamamen tarikatçıların ve cemaatlerin elindeydi. Dini çevrelerin yayınladığı dergiler, kitaplar MEB Talim Terbiye Kurumu tarafından okullara tavsiye ediliyor, Tebliğler Dergisi'nde bu tavsiyeler yayınlanıyordu. Fethullah Gülen'in Sızıntı dergisi, kitapları, Yeni Asya yayınlarının kitapları, Zafer dergisi ve yayınları gibi dini kitapların çoğu artık Milli Eğitim Bakanlığı'nca okullara tavsiye ediliyor, devletin kütüphanelerine alınıyordu. Bu bile yetiyordu cemaat ve tarikatlara. Hatta Özal'ın bu iyiliği, Yeni Asya cemaatinde bile tartışıldı. Özal kendisine oy vermediğini bile bile bu Demirelci, Nurcuların kitaplarını da devletin himayesine almıştı. Özal, Yeni Asya kesimine mesajlar da iletiyordu. "Sizin Demi-relciliğiniz boşuna, o bugüne kadar bu basit işleri bile yapamadı. De¬mirel Müslümanların yanında görünür ama kesinlikle öyle değildir. Ben gerçekte Müslümanların en büyük destekçisiyim." Buna rağmen Yeni Asya'cılar Demirel' cilikten taviz vermediler. Özal, onlara ne kadar iyilik yaparsa yapsın demokrat misyonun temsilcisi sadece Demirel'di!
Özal maddi manevi cemaatleri desteklemeyi sürdürdü. Hatta emniyet güçlerince aranan Fethullah Gülen yakalandığında devreye girip, serbest bıraktırdı. Fethullah Gülen'i gözaltına alan Burdur Em-niyet Müdürü ertesi günü Erzurum'a tayin edildi. Özal, İslamcı kesimden yargıyla başı dertte olanlara da yardım etti. Onların aklanmaları için girişimlerde bulundu. Çıkardığı kanunlarla cemaatlerin hizmetlerini yaygınlaştırdı ve para kazanmalarını sağladı. Cemaatlere vakıf kurma ve vakıf adına kurban derileri toplama imkanı verildi. Bu cemaatler ve tarikatlar için bulunmaz bir nimetti . Bütün di-ni cemaatler vakfa dönüştü, vakıfların bünyesinde şirketler kuruldu. Cemaatler paraya kavuştu. İmam Hatip Okulları mezunlarının İlahiyat Fakülteleri dışındaki üniversitelere de geçme hakkı tanınınca, her tarafta yoğun bir İmam Hatip Okulları açma faaliyeti başladı. İmam Hatip Okulları yapmak için para toplanıyor, dernekler kuruluyordu.Bir anda çoğu kimsenin farketmediği bir faaliyet ülke çapında hareketlendi. Camiler, İmam Hatip Okulları, Kur'an Kursları, Yurtlar, dini eğitim veren özel okullar, kolejler ardı ardına faaliyete geçti.
Demirel'i ziyarete gelenler ANAP'tan ve ANAP'ın zamlarından, tarımı öldürmeye çalışmasından şikayetçiydi. Demirel cebinden bir anayasa kitapçığı çıkarıp konuşuyordu. "Şikayet etmeye hakkınız yok. Siz bu 12 Eylül anayasasına oy verdiniz mi, verdiniz. Bunlar olacaktır. Özal'ın da başbakan olması bu Anayasaya oy vermeniz yüzünden." "Biz Özal'ı size yakın diye düşünmüştük Beyefendi. Birlikte çalışmıştınız." "Ben hiç bir partiye oy verilmemesini söylemiştim. Şayet 12 Eylül Anayasasına yüzde yirmi-otuz hayır oyu çıksaydı, bunların hiç biri olmazdı. Bütün sıkıntıların kaynağı bu Anayasa. Seçimde de yüzde yirmi-otuz boş oy çıksaydı, bu iktidar da bunları yapmaya cesaret edemezdi. Ama oldu. Neyse demokrasilerde çare tükenmez. Bundan sonra olacaklara bakalım. DYP'yi iktidar etmedikten sonra bu sıkıntılardan kurtulamazsınız. Bu benim için değil,sizin için önemli. Halkım için, köylüm için, çiftçim için, işçim memurum için önemli." Demirel'i dinleyenler geri döndüklerinde DYP için daha gayretli çalışmaya başladılar.
İskenderpaşa cemaati lideri Prof. Dr. Esat Coşan ise Erbakan'dan rahatsızdı. Kendisi Erbakan'ın bağlı olduğu tarikatın lideri olmasına rağmen, Erbakan bir mürid tavrında değil, adeta mürşid gibi hareket içindeydi. Oysa Erbakan, Mehmet Zait Kotku'ya tam bir talebe gibi bağlanmış, onun emri altında olmuştu. Fakat Esat Coşan'a karşı böyle bir bağlılığı yoktu. Şeyhine karşı saygısızlık içindeydi. Sanki kendisi şeyh gibiydi. Durum gerçekten de öyleydi. Erbakan, Esat Hocayı dergahtan yetişmediği için şeyh olarak görmüyor ve hem ilmen, hem de siyaseten yetersiz buluyordu.
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.