John Berger, “Kadın hiç durmadan kendisini seyretmek zorundadır. Hemen hemen her zaman kendi imgesiyle birlikte dolaşır,” der ve “ Erkekler kadınları seyrederler. Kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler”diye yazar.
Ancak toplumu değiştirmek, üç adım ileri ve ardından iki adım geri atmaktır. Sonra da bir ileri ve bir geri adım atmak. Davranışlar, yavaşça değişir ama değişir.
Varda'nın filmlerini neden çok sevdiğimizi, filmlerini sevmenin niye Varda'nın kendisini sevmekle iç içe geçtiğini idrak etmemizi sağlayan bir portre vardır elimizde. “Başka bir yönetmen mümkün,” diyen bir otoportre. Otoriterliğin, sertliğin, gücün, tavizsizliğin yönetmen olmak için gerek şart kişilik özellikleri olarak sayılmasını; sinema tarihinin gizemli, kapalı, yüce, biricik, erişilmez yönetmen portreleriyle kurulmasını sorgulayıp tartıştığımız bir dönemde bize armağan ettiği, mükemmel zamanlamalı bir “başka türlü bir yönetmen' portresi.
Varda 80 lerinde bile müthiş enerjisi ve arada çocuksu hüznüyle sanki 40 yıllık dostumuz hissiyatı veren bir yönetmen. Bu kitapta ise röportajları ve özellikle son dönem işlerini anlatan incelemeler var. Varda yı sevenler için ona veda niteliğinde bir eser.