ABD' deki ilk deliler koğuşu Boston Almshouse'da, 1729'da kurulmuştu ve ilk ABD Psikiyatrik Hastanesi de Virginia Eyaleti'nin Williamsburg Kenti'nde, 1773'te kurulmuştu
Halüsinasyonlar 'uyaranlar olmaksızın duyusal deneyimlerdir. Uzak ara en yaygın olanları sesli halüsinasyonlardır -hastayla ya da onlar hakkında konuşan sesler duymak. Bir şeyler görmek (her ne kadar sesli halüsinasyonlar kadar nadiren eksiksiz ve inatçı olsa da) nadir değildir ve birçok hasta bedenlerinde meydana gelen tuhaf, fiziksel duyumlara sahiptir. Halüsinasyonlar basitçe düşüncelerimizi kafamızın içindeki sesler olarak imgelemek -birçoğumuz bunu yapar değildir. Bunlar, engin günışığının altında tamamen uyanık ken, dışsal bir olayın tüm gücüyle deneyimlenir; Bunların "sanki" niteliği yoktur ve hasta bunların tamamen gerçek olduğuna inanır. Sanrılar "hastanın kültürüyle tutarsız olan sıkı, sabit fikirler" dir. Bir şeyin sanrı olduğuna karar vermek, bir halü sinasyonu tanımlamakta için gerekenden daha fazla bağlamı anlamayı gerektirir. Sanrılar hakkında çarpıcı olan, sahiple nilmelerindeki yoğunluk ve aksine ussal önermelere ya da kanıtlara karşı dayanıklılıklarıdır. Hastanın onların ne doğ ruluğu ne de önemleri konusunda bir şüphesi vardır
Mücadele ettiğimiz ve içerdiğimiz depresyonun önümüzde sergilendiğini ya da tutukluklarımızı serbest bırakmayı ya da ortalığa dökmeyi gizli gizli istediğimiz ya da bundan korktuğumuz sırada, bireylerin denetimlerini yitirdiklerini görürüz.
Psikiyatrinin tarihi kolayca üstesinden gelinebilecek kadar kısadır -hemen hemen 200 yıl. Zihinsel dengesizlik her za man tanınıyordu ve onlara aile içinde bakılamadığında da bazı üstünkörü düzenlemeler -zenginler için özel hmarhane ler ve kaplıcalar ve yoksullar için çalışmaevleri- yapılıyordu. Çalışmaevleri kendine bakamayan herkesi -zayıf iradelileri, hastaları, acizleri ve işsizleri- kapsıyordu. Koşullar (devlet ha zinesine yük olacakları caydırmak için kasıtlı olarak) çirkin di ve çoğu zaman akıl hastaları onlara karşı sabırsız olan ve onlardan yararlanan diğer sakinlerden kötü muamele görü yordu. Özel tımarhaneler güçbela daha iyiydi. Akıl Hastanesi sahibi olmak ya da onu yönetmek için eğitim gerekmiyordu. Onların esas amacı, zengin ailelerin deli üyelerini, ya ailenin itibarını korumak ya da onların zenginliklerine el koymak için, ortadan kaldırmaktı. Çok sevilen Kral 111. George'un haşin tedavisi onsekizinci yüzyıl sonu İngilteresi'nde onlara karşı güçlü bir antipati oluşturdu
Kısıtlayıcı olmayan hareket Akıl hastalıklarının bakımı kültürel değerleri güçlü bir bi çimde yansıhr. Akıl sağlığı araşhrmalarının küreselleşme sine rağmen bu hala doğrudur. Akıl hastanesi hareketinin başlangıcında Birleşik Krallık ve ABD insan hakları üzerine odaklandı ve özellikle Birleşik Krallık'ta olabildiğince az fi ziksel kısıtlamayla hastaların tedavisine yoğunlaşıldı. John Connelly, Hanwell Akıl Hastanesi'nin doktor yöneticisi, deli gömlekleri ya da zincirler olmaksızın hastaların idare edil mesinin öncü savunucusu oldu. İyi eğitim görmüş _ve sakin personelin değerini vurguladı ve hastaların sakinleşmesi için yalıtımı kullandı. Connolly'nin ABD1i bir ziyaretçisi, İngi liz hastaların daha uysal olması gerektiği ve bu yaklaşımın "evde [ABD'de] işe yaramayacağı" yorumunu yaph. Bu ge lenek devam etti ve Birleşik Krallık hiç kilitli kapısı olmayan bazı akıl hastanelerini yöneten ilk ülke haline geldi (Scot land' daki Dingleton, 1948'de -yeni ilaçlardan önce, bakınız Üçüncü Bölüm- tamamen "açık kapılı" ilk hastane oldu). Bir leşik Krallık yaklaşımı, altüst olmuş hastaların denetimi için mekanik kısıtlayıcıların tamamen yokluğuyla, sıradışı olarak kaldı. Bunu elde etmek için ilaçlara bel bağlamasının iyi bir şey olup olmadığı tarişmaya açıktır
Obsesif-Kompulsif Bozukluk Çocuk olarak hepimiz takıntılı davranışlara -felaketvari so nuçlarından kaçınmak için kaldırımdaki çatlaklardan kaçın mak en yaygınıdır- sahip olduk. Sporcular ve aktörler bu tür ritüelleriyle -servis atmadan önce topu üç kere sektirmek zo runda olan tenis oyuncusu, kostümünde yeşil bir şey olma dan rol yapamayan