Trinh Xuan Thuan

Evrenin Yazgısı yazarı
Yazar
8.0/10
16 Kişi
49
Okunma
1
Beğeni
2.181
Görüntülenme

Trinh Xuan Thuan

49 okunma, 1 beğeni - Trinh Xuan Thuan kitapları, eserleri, Trinh Xuan Thuan kimdir, öz geçmişi, Trinh Xuan Thuan nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Trinh Xuan Thuan sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.
“Evren bize anlaşılır geldiği ölçüde saçma görünüyor.”
Güneş Sisteminin Doğuşu
Evren genişlemesini sürdürdü ve yoğunluğu azalmaya, soğumaya devam etti. Süper yığınlardan, yığınlardan ve galaksi kümelerinden oluşan kozmik tuval dokuması ortaya çıktı. Yıldızlar yaşam ve ölüm çevrimlerini sürdürdü; böylece birçok kuşak gelip geçti, buysa yıldızlararası ortamı ağır elementlerden oluşan galaksiler bakımından zenginleştirdi. Evren'de yer alan yüzlerce milyar galaksiden birinin adı Samanyolu'dur. Evren'in kaybolmuş küçük bir köşesinde, merkezden kenara kadar olan yarıçap mesafesinin biraz daha dışa yakın bir yerinde, yıldızlararası bir bulut çöktü; merkezindeki sıcaklık 10.000.000 dereceyi buldu ve hidrojenin çekirdeksel yanmasını başlattı. Gaz bulutu alev aldı ve yıldıza dönüştü. Günes doğmuştu. Büzülme sırasında toz zerrecikleri gaz bulutundan dışarı doğru saçılarak bugün Satürn'ün çevresinde hala gördüğümüz halkalara benzer güzel halkalar oluşturdu. Bu halkaların içinde daha kütleli olan bazı tozlar, daha büyük çekim kuvvetine sahip olmanın verdiği avantajla ötekileri kendine çekmeye başladı. Kütleleri ve çekim kuvvetleri büyüdü, kendine çekme ritimleri hızlandı ve kısa süre içinde halkaların içerdiği maddelerin bütününe yakını, çekim kuvveti yüzünden küreselleşen dokuz cismin içinde toplandı: Gezegenler doğmuştu. Her gezegenin çevresinde (Merkür ve Venüs dışında) bir dizi küçük yoğunlaşmalar, yani Ay'lar oluştu. Dünya kendi Ay'ına sahiptir, oysa Jupiter'in ve Satürn'ün çevresinde onlarca uydu vardır. Güneş sistemi doğmuştu.
Reklam
Yıldızların kaderi
Bir yıldızın yazgısı, her şeyi yıkan çekim kuvvetinin sıkıştırıcı etkisine dayanma gücüne bağlıdır. Yıldızın hala “yakıtı” varsa, çekim kuvvetine karşı çıkan, merkezindeki çekirdeksel tepkimelerin oluşturduğu ışıma kuvvetidir. "Yakıtı" bittiği anda çekim kuvveti baskın çıkar ve yıldız parçalanır. Güneş'in kütlesinden 1,4 kez daha küçük kütlesi olan bir yıldızda elektronlar aşırı sıkıştırılmaya direnir ve yıldızın parçalanmasını yarıçapı 6.000 km ölçeğine geldiğinde engeller. Beyaz cüceye katılığını kazandıran elektronlardır. Güneş'in kütlesinin 1,4 ila 5 katı arasında kütleye sahip bir yıldız ise, kütlesinin gereğinden fazla olması yüzünden elektronlar gafil avlanır ve yıldız daha çabuk bir parçalanmaya uğrar. Bundan böyle direnç gösterme işini nötronlar yüklenir. Çok sıkıştırılmaya karşı onlar da direnir. Bunlar nötron yıldızının parçalanmasını, yarıçapı 10.000 km ölçeğine geldiğinde durdurur. Yıldız, beş Güneş'in kütlesinden daha büyük bir kütleye sahipse, elektronlar da, nötronlar da çekim kuvvetine dayanamaz. Yıldız parçalanarak kara deliğe dönüşür.
Kara deliğin uzağında uzay "düz"dür, yani eğri değildir. Kara deliğin içindeyse çekim alanı o kadar güçlüdür ki uzayın eğimi sonsuz değere ulaşır.
İlke olarak her cisim kara deliğe dönüşebilir. Bunun gerçekleşmesi için, onu belirli bir boyutun altına inecek kadar sıkıştırmak, böylelikle çekim kuvvetinin ışığı dışarı bırakmayacak ölçüde güçlenmesini sağlamak yeterlidir. Dev gibi iki el sizi 10 üzeri -23 santimetreye getirecek kadar sıkıştırsaydı, ki bu atomun bir milyon milyar katı küçüklükte bir hacimdir, siz bile bir kara delik haline gelebilirdiniz. Dünya bir bilye haline gelecek kadar sıkıştırılsaydı kara deliğe dönüşürdü. Buna karşılık kara deliklere ender olarak rastlanır, çünkü cisimleri sıkıştırmak çok güçtür. Atomlarla molekülleri birbirine bağlayan ve bunları kristal ağ olarak düzenleyen elektromanyetik kuvvet, çok aşırı bir sıkıştırmaya var gücüyle karşı koyar. Kara deliklerin ortaya çıkabilmesi için bir yıldızın beş tane Güneş’in kütlesi kadar bir kütleye sahip olması gerekir. O durumda ışık artık dışarı kaçamaz.
Kütlesi Güneş'inkinin beş katı olan bir yıldızın başına ne gelir? Yakıtı bittiğinde sahip olduğu büyük kütle onu o kadar küçük bir hacme düşürür ki ortaya çıkan çekim kuvvetinin alanı son derece büyük hale gelir. Çekim kuvveti uzayı kendi üzerine katlar ve ışığın dışarı yayılmasını önler. Yıldız bir kara delik haline gelmiştir. Işık kara delikten dışarı çıkamadığı gibi, o deliğe düşen her türlü madde de içeride kalmaya mahkum olur. Yolculuk tek yönlüdür.
Reklam
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.