.. Her milletin ruhunu koruyan kadınlar, her milletin dilini, telaffuzunu, şivesini koruyan kadınlar; ilerde baba olacak erkekleri yetiştiren yine kadınlardır.
İnsanı merkeze alan milliyetçilik şuuruna sahip bireylerden oluşan bir toplum, diktacı yönetimlere, bireyin özgürlüğüne engel olan her türlü otoriteye karşı yapay seçilim uygulamalıdır.
İnsanlar, din, inanç, sorumluluk, hayat tarzı, siyasî kararları noktasında bireyseldir. Bireysel olduğu noktalarda dikte etmek gibi saygısızlıklara düşmemelidir.
Eğer ki Türkiye dışındaki Türkler'i "TÜRK" olarak kabul etmiyorsanız ya da o bilince sahip değilseniz uzaya giden ilk Türk astronot olarak Alper Gezeravcı'yı görmeniz normaldir.
Lakin Türk Dünyası dediğimiz dünyadaki dini dili ülkesi farklı olsa da köken olarak aynı soydan yani Türk ırkından gelenleri "TÜRK" kabul ediyorsanız ve bu bilinçle hareket ediyorsanız ilk Türk astronot dediğinizde 1962'de uzaya giden Çuvaş Türkü Andriyan Nikolayev'in hakkını yememek gerekir.
Fakat şöyle ifade edilirse eğer, "uzaya çıkan Türkiye Türkü ilk astronot Alper Gezeravcı" söylemi doğru tanımlama olur.
"Türk Dünyası" söylemi kullanıyorsanız hele hele "Kızıl Elma" diye bir hayal kuruyorsanız.
Söylemlerinize dikkat etmeniz gerekir. Yeryüzünde yaşayan her Türk'ü aynı yakınlıkta soydaş, ırkdaş, kardeş olduğunun idrakine varmalısınız.
Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi 435. Sayısında önemli başlıkları değerlendirmiş.
Meraklıları için Türkiye'nin seçim tarihine kısa kısa değinilmiş. Ayrıca sözde ermeni soykırımı yalanı üzerine değerlendirme yapılan bölüme yer verilmiş ve son başlık olarak da İran izlenimleriyle oradaki Türkler'e bakış anlatılmış.
Oldukça kaliteli dolu dolu bir dergi olan Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisini herkesin okumasını tavsiye ediyorum..
...—Yavuz Yıldızbaş
Araştırmacı-Yazar-Eleştirmen
Dergide Türk tarihi ve kültürü açısından özenle hazırlanmış çok güzel içerikler var.Benim bu dergiyle tanışmamı sağlayan bu sayı yani 394.cü sayı olmuştu.İçinde tarihten edebiyata,edebiyattan sinemaya,sinemadan spora kadar farklı içeriklerde yazılar var.
Benim için bir tevafuğun olduğu bir sayıydı. Marmara Üniversitesi’ne Dede Korkut Destanı’nın 13.hikayesini bulan Veli Muhammed hoca gelmiş, konferansta konuşmacılar arasında yerini almıştı.Bu konferanstan belki bir belki iki gün sonra bir kitapçıda dergileri incelerken gözüme bu dergi çarpıp hiçbir bilgim olmadan almıştım. Bu derginin sayısına ek olarak da Dede Korkut Destanının 13.hikayesinin minyatürüne yer verilmişti.
Bu da böyle bir tevafuktu.