Uğur Tuztaşı

Uğur TuztaşıGölgesiz Şehirde Zaman ve Mekân yazarı
Yazar
Derleyen
6.6/10
5 Kişi
8
Okunma
1
Beğeni
543
Görüntülenme
Okuyamadığımız algılayamadığımız kentlerde yaşıyor duyumsadığımız ama dokunamadığımız şehirleri özlüyoruz .Özlediklerimizi kopyalayarak, gölgesi kaybolmuş zamanları çağırıyoruz...
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Kitaplar daha hassas nesneler olmalarına rağmen binalardan daha dayanıklı.
Sayfa 25
haydi gitmediğimiz yerlerde bekleyelim bizi
Sayfa 39 - İzdihamKitabı okudu
... göndergenin kendisine değil, mesafeye aşıktır o...
Sayfa 50
Sokağın ölümü şehirlerimizin ölümüne denk midir?
Sayfa 86 - deneysel.
Reklam
Çünkü yıkımlar içindeki şehrin söyleyecek çok sözü vardır.
Sayfa 51
Kevin Lynch, bazı kabilelerin yerleşim yerlerinden uzaklaşsalar da bu merkezlere doğru yönelerek konaklandıklarından bahsediyor.
Sayfa 36 - Lynch, Kevin (2010), Kent İmgesi, çev. İrem Başaran, İş Bankası Yayınları.
... mimariyi oluşturan maddi şartları, ilkel bir barakayı meydana getiren maddi şartlar gibi kendini tamamen kabul ettirici unsurlar gibi göremeyiz. Diğer taraftan, kültürün maddi olmayan unsurlarını da maddi şartların etkilerinden ve imgelerinden bağımsız olarak göremeyiz. Taş gerçekte ne kadar ağırsa, edebiyatta da ağırdır; felsefe açısından taşın özünde ağırlık varken, bilim açısından ise taşın sadece göreceli bir özgül ağırlığı vardır. Taşın bütün bu maddi özelliklerinden haberdar olan bir sanatçı -Michelangelo- neo-platonik felsefeye uygun olarak yazdığı şiirlerde, kaba taşın içindeki güzellikleri sakladığına işaret etmiş, dahası yarı yarıya bitirilmiş heykellerinde de âdeta taşın içerisindeki esaretlerinden kurtulmakta olan yumuşak hatlı insan bedenleri nakşetmiş. Aynı gelenekten etkilenmiş olabileceği bir hayli muhtemel bir İtalyan mimarının da -Carlo Scarpa- taşı şekillendirirken onun sadece maddi özelliklerine dikkat etmediği malum. Burada bahis olan şey, sanatçının maddi şartların çeşitli boyutlarını doğa/yapıt (nature/artifact) diyalektiği çerçevesinde yorumlaması, bunu da önce maddeden düşünceye, sonra düşünceden şiire, nihayetinde de şiirden tekrar maddeye (heykel) aktarmasıdır.
Sayfa 20 - 21 | ojelerimi sildim, hazırım. | "seninleyken hayatta çalışamam"
Bugünün mahallesi artık eskiden olduğu gibi her uzvu birbirine bağlı yaşayan topluluk değildir; sadece belediye teşkilâtının bir cüzü olarak mevcuttur. Zaten mahallenin yerini yavaş yavaş alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, dirimine kayıtsız, küçük bir Babil gibi, her penceresinden ayrı bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı. (...) Eski İstanbul mahalleleri artık bir hatıradır. İşin garibi, onlarla beraber toplu yaşamayı, toplu eğlenmeyi de kaybettik."
Sayfa 61 - (Tanpınar, A. H. (2008), Beş Şehir, Dergâh Yayınları, İstanbul.)
Reklam
"Günümüzde artık ne yüce üzerine bir felsefi yaklaşım ne de yüce diye adlandırabileceğimiz bir değer objesi var."
Sayfa 43 - Tunalı, İ. (2007), "Yitirilen Estetik bir değer 'Yüce'ye ağıt", Artist Modern Dergisi, Eylül, s.15
mimarın bilmecesi
"Öyle bir hayat objesidir ki, kendi değişimiyle yaşayanlarını da değiştirir."
Sayfa 26 - Mica Ertegün
"Yeni bir ülke bulamazsın Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda."
Sayfa 57 - Konstantin Kavafis
... okuyamadığımız algılayamadığımız kentlerde yaşıyor duyumsadığımız ama dokunamadığımız şehirleri özlüyoruz.
Sayfa 116 - "Özlediklerimizi kopyalayarak, gölgesi kaybolmuş zamanları çağırıyoruz."
"İnsan ölçeğini yitirmiş kentlerde beden vasıtasıyla algılanan ya da dokunulan estetik hissiyatın kayboluşu"
Sayfa 115