Telefonu kapadıktan sonra birkaç dakika duruyorum öylece. Öfkeli ve çaresisin. Kendi emeğimin karşılığını almak için uğraşan sefil bir yaratık olduğum gerçeği alnımı uyuşturuyor. Ellerim karıncalanıyor. Zavallığımı düşünüp düşlerimi gıcırdatıyorum. İçsel tiksinti hissim artıyor anbean.
Çok abartıyorsunuz her şeyi. Bu kadar sevgi, bu kadar duygu vıcık vıcık nerenizden çıkıp geliyor anlayabilmiş değilim. Ben mesela sevmiyorum insanları. Sevemiyorum. Hayvanlara, doğaya bir şey dediğim yok. Ama insanlara tahammülüm yok hiç.
Ölüm, yaşam ile eşitlendi. ‘Böyle yaşamaktansa ölmek daha iyi’ düşüncesi gelişti. Bu dünya üzerindeki her hangi bir canlının en kötü koşullarda bile bir şeyleri değiştirebilmesi için gözünü kararttığı noktadır Dostum. Anlıyor musun?