Ümit Horozcu

Ümit HorozcuDin Psikolojisi yazarı
Yazar
8.7/10
9 Kişi
49
Okunma
6
Beğeni
1.096
Görüntülenme

Ümit Horozcu Sözleri ve Alıntıları

Ümit Horozcu sözleri ve alıntılarını, Ümit Horozcu kitap alıntılarını, Ümit Horozcu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sadece geceleri yerdi. Gece 01.30 gibi başladığı ve ağır ağır sürdürdüğü yeme işini sabah güneş doğana kadar devam ettirirdi. Sadece gecenin en karanlık zamanında yerdi. Ona göre karanlık şeytan, aydınlık ise iyiydi. Işık, İncil'de ifade edildiği gibi İsa'ydı. Ancak ilginç bir detay daha vardı. Onun yeme ritüelinin ayrılmaz parçası yıkanma ve temizlikti. Yeme ritüeli süresince en az üç kez banyo yapardı. Yeme işinin kirli olduğunu ve temizlenmesi gerektiğini düşünürdü. O, bozulmuş, çürümüş ve eski yiyecekler yerdi. Bunu maddi problemlerden dolayı değil, tercihi olduğu için yapardı.
Anoreksiya nervoza hastaları başlangıçta açlık acısı çekseler de ilerleyen zamanda bu acı artmak yerine azalmaya başlar ve beden ölüm açlığı durumuna alışır. Hatta bu bazılarında gerilimi gideren rahatlatıcı etkiye bile sahip olur.
Reklam
Anoreksiya nervoza
Daha ilginci, etiyolojisini de anlamamızda yardımcı olacak şekilde erkek vakalarında homoseksüellik ve aseksüalite, yeme bozukluğu olmayanlardan daha yüksek bulunmuştur.
Konu yakından irdelendiğinde aslında kadınların - vesileler farklı olmakla birlikte - erkeklere oranla bedenlerine yönelik şiddeti daha fazla uyguladıklarına dair araştırma bulguları vardır. Mesela plastik cerrahi ameliyatlarının %90'a yakın bir kısmı kadınlar üzerinde gerçekleşmektedir. Yine anorektik ve bulimikler içerisinde kendini yakma, kesici aletle kesme ve yaralama gibi davranışlar çokça görülmekte, istatiki olarak bunların önemli bir kısmını kadınlar oluşturmaktadır. Beri tarafta ise Ortaçağ azizleri arasında her 7 kadın azizeden 1 tanesi kronik hasta iken bu oran erkeklerde 30 kişiden 1'i olarak tespit edilmiştir. Kendini kamçılama davranışı azizeler arasında 1/6 iken azizler arasında 1/30 kadardır. On dokuzuncu yüzyıldaki açlık vakalarının tamamı kızlardan oluşuyordu. AN olarak değerlendirmiyor olsak da, mesele açlık olunca erkeklerin buna pek yanaşmadıklarını gösteren bir kanıt olarak, ölüm açlığı santhara uygulayan Jainistlerin de çok büyük bir kısmını kadınlar teşkil etmektedir.
Barbie bebeği gibi olmak, ince bir bele sahip olmak bilhassa genç kadınlar tarafından içselleştirilmiştir.
Anoreksiya Nervoza'nın etiyolojisini ele alırken, buradaki temel motivasyonlardan birinin cinselliğe başkaldırı olduğuna dair görüşlere yer vermiştik. Özetle anoreksiya nervoza'nın ödipal çatışmasını tamamlayamamış ergenlerde ilkel bir savunma düzeneği olarak ortaya çıktığını öne süren psikanaliz kuramcıları cinsel dürtüleri ile başa çıkamayan
Reklam
İnsan bedenine olan vurgu son dönemlerde öylesine artmıştır ki, bilhassa Batı toplumları için beden toplumu (somatic society) yakıştırması yapılmaktadır. Beden tüm bireysel, kültürel ve politik ilgiyi üzerine çekmektedir. Sağlık problemlerinden üremeye kadar tüm sosyal olgular, bedeni merkeze yerleştirmekte ve beden insanların başlıca ilgilendikleri konu halini almaktadır. Bireyler kimliklerini bedenleri vasıtasıyla izhar etmekte ve şekillendirmektedir. İnce ve hoş beden, ulaşılmak istenen bir hedef halini almıştır. Dahası diyetler, egzersizler, doğal yiyeceklerle beslenme vs. kişinin kimlik projesini gerçekleştirmesinde kullanılır hale gelmiştir.
AN'nin tedavisi hem hastalığın yapısından hem de hastaların sahip oldukları kişilik yapılarından dolayı hayli zorludur. Öyle ki, yeme bozukluğu hastalarının %90'lık bir kısmı tedavi görmemektedir. Çünkü hastalar genellikle rahatsız olduğunu inkar etmektedir. Öte yandan anorektiklerin terapisti manipüle etme eğiliminde olmalarından dolayı psikoterapiden de yeteri kadar verim alınamamaktadır. Anlaşıldığı üzere hastalığın özünde kontrol arayışı olduğu için, hastaların bu hastalıktan kurtulmak istememeleri veya tedavinin kontrolünün doktor veya psikoloğun eline geçmesinden kaçınması muhtemeldir. Kontrol arayışı ve açlığı, bilincinde olunmayan bir şekilde irade gücünü ortaya koyma çabası sergilenmesi hastaların geçici süreler için iyileşmesini sağlasa da derinlerden gelen bu temayül nedeniyle hastalığın tekrar tekrar nüksettiği görülmektedir. Tedavinin uzun ve zorlu olmasının yanı sıra istenen ölçüde başarılı da olunamamaktadır. Çünkü kişide AN'yle birlikte birçok başka hastalık da bulunmakta, ruhsal ve bedensel olarak fonksiyon kayıpları meydana gelmektedir. Hastada aşırı kilo kaybı ve aşırı zayıflamanın dışında düşük tansiyon, hipotermi, elektrolit bozukluğu, ölüm düşünceleri veya psikozlar görülebilmektedir. Esasen genellikle ayakta tedavi edilen AN hastaları, bu gibi ağır belirtilerin de ortaya çıkması durumunda, yatılı tedaviye tabi tutulmaktadır. Bu sendromu yaşayanlarda eş zamanlı olarak depresyon, obsesyon ve kompulsiyonların da bulunması, hem tıbbi hem de psikolojik terapiyi daha da zorunlu hale getirmektedir.
Başkalarına karşı kendisini göstermek isteyen kişi, performansı, yeterliliği ve fiziksel görünümü konusunda herhangi bir zafiyet veya hata sergilemekten kaçınır. Mükemmeliyetçiliğin her türü netice itibariyle bir şeylere karşı memnuniyetsizlik hissine kaynaklık etmektedir.
Belki de psikologların, dine en fazla saldıran zümre olmasının altında yatan nedenlerden biri de pozitif bir bilim kabul edilme kaygısıydı.
Sayfa 60
Reklam
Ortaçağ azizeleri bugünün şartlarında yaşasalardı onlar da, dindar bir çevrede yaşasalar bile, tedavi olmaları konusunda büyük baskı görecek ve bir şekilde doktora görünecek, fizyolojik, psikiyatrik ve psikolojik tedavi göreceklerdi. Senaryonun böyle gelişeceğini öngörmemizi sağlayacak güçlü göstergeler mevcuttur. Şöyle ki son dönemlere kadar söz
Kutsal açlık öyküleri konusunda en zengin malzemeyi bize sağlayan Brumberg, aradaki gerekçelendirme farkı nedeniyle iki farklı fenomenin aynı olamayacağını savunanlardandır. O, kültürel şartların bugün de geçmişte de kadınların yiyecek konusundaki yaklaşımlarına etki ettiğini ancak farklı nedenlerin var olduğunu söyler. Ona göre kültürel ortam
Evliliklerde, birine bir kızı verirken ona neredeyse bir ticaret malı gözüyle bakılırdı. Doğum kontrolü yasak olduğundan hamile değilken girilen her ilişkinin çocuk dünyaya getirmesi mümkündü. Bu nedenle doğumlarda çocuğun, annenin veya her ikisinin birden ölümü çok güçlü ihtimaldi. Aynı şekilde engelli çocuk doğma riski de yüksekti. Çocuk
16. Yüzyıl mistiklerinden Sienalı Alda'nın hayatını anlatan çalışmalar, onun taş döşeli yatakta yattığını, kendini zincirle kırbaçlattığını, vücuduna dikenler sardığını, Mesih'in ayağını delen türden ağaç çiviyle bedenini çentip oyduğunu aktarır. Montaulu Dorothi de Mesih'in çarmıha gerildikten sonra yüzüstü defnedildiği gibi kendisini çarmıh
"Psikolojinin tarihini felsefelerden başlatacak olursak onu oldukça eski, fakat bilimsel ilke ve yöntemlerin kullanılmasından başlatacak olursak son derece genç bir bilim olarak niteleyebiliriz. "
Sayfa 26
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.