Sadece geceleri yerdi. Gece 01.30 gibi başladığı ve ağır ağır sürdürdüğü yeme işini sabah güneş doğana kadar devam ettirirdi. Sadece gecenin en karanlık zamanında yerdi. Ona göre karanlık şeytan, aydınlık ise iyiydi. Işık, İncil'de ifade edildiği gibi İsa'ydı. Ancak ilginç bir detay daha vardı. Onun yeme ritüelinin ayrılmaz parçası yıkanma ve temizlikti. Yeme ritüeli süresince en az üç kez banyo yapardı. Yeme işinin kirli olduğunu ve temizlenmesi gerektiğini düşünürdü. O, bozulmuş, çürümüş ve eski yiyecekler yerdi. Bunu maddi problemlerden dolayı değil, tercihi olduğu için yapardı.
Anoreksiya nervoza hastaları başlangıçta açlık acısı çekseler de ilerleyen zamanda bu acı artmak yerine azalmaya başlar ve beden ölüm açlığı durumuna alışır. Hatta bu bazılarında gerilimi gideren rahatlatıcı etkiye bile sahip olur.
Daha ilginci, etiyolojisini de anlamamızda yardımcı olacak şekilde erkek vakalarında homoseksüellik ve aseksüalite, yeme bozukluğu olmayanlardan daha yüksek bulunmuştur.
Konu yakından irdelendiğinde aslında kadınların - vesileler farklı olmakla birlikte - erkeklere oranla bedenlerine yönelik şiddeti daha fazla uyguladıklarına dair araştırma bulguları vardır. Mesela plastik cerrahi ameliyatlarının %90'a yakın bir kısmı kadınlar üzerinde gerçekleşmektedir. Yine anorektik ve bulimikler içerisinde kendini yakma, kesici aletle kesme ve yaralama gibi davranışlar çokça görülmekte, istatiki olarak bunların önemli bir kısmını kadınlar oluşturmaktadır. Beri tarafta ise Ortaçağ azizleri arasında her 7 kadın azizeden 1 tanesi kronik hasta iken bu oran erkeklerde 30 kişiden 1'i olarak tespit edilmiştir. Kendini kamçılama davranışı azizeler arasında 1/6 iken azizler arasında 1/30 kadardır. On dokuzuncu yüzyıldaki açlık vakalarının tamamı kızlardan oluşuyordu. AN olarak değerlendirmiyor olsak da, mesele açlık olunca erkeklerin buna pek yanaşmadıklarını gösteren bir kanıt olarak, ölüm açlığı santhara uygulayan Jainistlerin de çok büyük bir kısmını kadınlar teşkil etmektedir.
Alandaki diğer Din Psikolojisi kitaplarına göre daha bütüncül, dili anlaşılır ve bol örnek içeriyor. Ancak hocanın biraz fazla subjektif yoruma yer vermesinin ve bazı temel din psikolojisi konularına (dindarlık yönelimleri, dini gelişim, dini şüphe ve inançsızlık vs.) değinmemesinin kitap açısından dezavantaj olduğunu düşünüyorum.
Din PsikolojisiÜmit Horozcu · Rağbet Yayınları · 201634 okunma
'Kutsal Açlık' bir süredir kitaplığımda duran ancak nedense okumayı ertelediğim bir kitaptı. Ancak bu erteleme için kendime kızdım. Aslında Ümit Horozcu'nun doktora tezi olan bu kitap, Din Psikolojisi çatısı altında bir yeme bozukluğu çeşidi olan ve en ilginç psikopatolojilerden birisi olarak gördüğüm Anoreksiya Nervoza'yı orta çağdaki dini katı açlık ritüelleri gerçekleştiren, hatta bu uğurda hayatını kaybeden azizeler üzerinden tekrar değerlendiriyor. Günümüz Anoreksiya Nervoza'sından muzdarip olan hastalar ile geçmişte Tanrı ile bütünleşmek için yemeyi reddeden azizelerin ortak özelliklerini ve farklılıklarını ortaya koyuyor. Psikolog olan, psikolojiye ilgi duyan, yeme bozuklukları ile ilgilenen ve orta çağın korkutucu, karanlık, empati kurması oldukça zor yaşayışlarına ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ederim. Anoreksiya Nervoza hakkında şuana kadar okuduğum en geniş kapsamlı türkçe kaynak olmasının yanında AN'nin tarihini, toplumsal ve kültürel değişimlerden nasıl etkilendiğini, Sienalı Catherine, Avivalı Terasa gibi azizelerin din uğrunda kendilerine nasıl eziyet ettiklerini en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. Ben azizelerin Anoreksiya Nervoza yaşadıklarına ikna oldum, bakalım siz olacak mısınız?
Kutsal AçlıkÜmit Horozcu · Rağbet Yayınları · 20169 okunma
Düşüncelerinin bilim ile kanıtlanması ve sen gerçeksin sana inanıyoruz demenin kolay yoluydu bir kitabın içinde kendime rastlamak. Bana sadece kitaplar inanıyordu.
Kutsal AçlıkÜmit Horozcu · Rağbet Yayınları · 20169 okunma