Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vehbi Ersan

1970'lerde Türkiye Solu yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
23
Okunma
0
Beğeni
1.605
Görüntülenme

Öne Çıkan Vehbi Ersan Gönderileri

Öne Çıkan Vehbi Ersan kitaplarını, öne çıkan Vehbi Ersan sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Vehbi Ersan yazarlarını, öne çıkan Vehbi Ersan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özal’ın bu yaklaşımından yola çıkarak, büyük gazetelerin önde gelen gazetecileri Bekaa’da PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeye gitti, haftalarca Öcalan ve PKK hakkında gazete ve tele­vizyon kanallarında programlar yapıldı. Bu rejimin PKK ile uzlaşma arayışının bir ürünüydü. Perinçek, Temmuz 2007’de Aydınlık’ta Öcalan’la görüşmeyle ilgili kendini savunurken “Başka kimler görüştü? Mehmet Ali Birand, Fatih Altaylı, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Güneri Civarıoğlu... Yani Türk basınının bütün kıdemlileri, genel yayın yönetmenleri, başyazarları... ” diyordu.
Abdullah Öcalan'ın kurtuluş savaşı yorumu
Taner Akçam’ın anlatımına göre, PKK lideri Abdullah Öcalan 1980 sonbaharında kendisine bir mektup yazmış “M. Kemal’in 1919’da Anadolu’ya geçer geç­mez yaptığı ilk işlerden biri Kürt aşiret liderleriyle kontakt kurmak olmuş­tur. Türk ulusal savaşı, Türk-Kürt dayanışmasının ürünüdür. Burjuva ve fe­odal atalarımızın yaptıklarını, biz niye yapmayalım” demişti. Sonraki ge­lişmeler ve toplantılar, Abdullah Öcalan’ın olumlu yaklaşımlarıyla -özellik­le 12 Eylül öncesi PKK’nın sola yönelik uyguladığı şiddetle ilgili özeleşti­ rileriyle- bir yakınlaşma sağlandı, Avrupa’da eylem birliklerine ve nihaye­tinde “cuntaya karşı silahlı mücadele başlatmak” gibi ileri bir ortaklığa dö­nüştü.
Reklam
devrimci sol & pkk ilişkisi
Bölgede örgütlenme ve kır gerillası hazırlığı yapan Devrimci Sol, Başba­kanlık Başmüşaviri, emekli korgeneral Hulusi Sayın (30 Ocak 1991, İstan­ bul), Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz (23 Mayıs 1991, Adana), emekli Güneydoğu Anadolu Bölgesi Jandarma Asayiş Komutanı İsmail Selen (23 Mayıs, Ankara) ve eski 1. Ordu Komutanı, eski MİT müsteşarı ve Da­nışma Meclisi üyesi Adnan Ersöz (13 Ekim 1991, İstanbul) öldürülmeleriy­le Kürt halkında sempati'yaratmayı amaçlamıştı. Bu eylemler “Kürt halkına karşı baskı ve zulmü bizzat örgütleyenleri” hedef alarak “kalıcı örgütlenme yapmanın koşullannı yaratmak”, “Kürt milliyetçilerinden farklı bir çizgiye sahip olduğunu göstermek” için düzenlenmişti. Ancak bu çabalar Kürt illerine etki edilebildiği anlamına gelmiyordu, itti­fak konusu ise daha baştan olanaksızlaştı: PKK lideri Abdullah Öcalan, Dev­rimci Sol’u “terörist”, eylemlerini “çata pata” olarak nitelendiriyor, Kürt hal­kında sempati yaratmayı amaçlayan suikastları eleştiriyordu. Ve iki örgü­tün yıldızları hiçbir zaman barışmadı.
432 syf.
·
Puan vermedi
Kapalı bir evren…
Adında da geçen dönemi sol oluşumlar açısından anlamak için çok yararlı bir eser. Anlaşılıyor ki Türkiye’nin meclis-dışı solu, bir bardak suda koparılan fırtınadan ibaret. Ama onu kendi kapalı evreni içinde değerlendirmek gerek. Kendi tarihine, kendi efsanelerine, kendi kahraman, ahlak ve yöntemlerine göre (antropologların yaptığı gibi)… Böylece onu daha iyi anlar, daha çok sevebilirsiniz. Birtakım kazanımların dışında, doğrusu onların da vaktiyle yaptıkları bundan çok da farklı değilmiş. Yitirilmiş olan umutların neler olduğunu öğrenmek ve onların arkasından yakılan ağıtlar da değerlidir…
1970'lerde Türkiye Solu
1970'lerde Türkiye SoluVehbi Ersan · İletişim Yayıncılık · 201425 okunma
Taner Akçam Suriye ve Yunanistan'ın Para Desteği Teklifini reddediyor, Öcalan paraları alıyor. Taner Akçam, bu süreci şöyle anlatıyordu: 1982 sonrası Suriye, Filistin örgütlerini devreden çıkardı ve Türkiyeli örgüt­lerle doğrudan ilişkiye geçti. Dışişleri Bakanlığı ve Baas Partisi’nden bir so­rumlu ekip ile görüşüldü. Bize -galiba PKK’dan çok önce- silah ve para yar­dımı teklif ettiler. Yunanistan Dışişleri de arkadaşlara aynı yıl aynı öneriyi yaptı. Ana mantık hep aynıydı: “Türkiye, emperyalizmin bölgedeki jandar­ması” idi ve “anti-emperyalist güçler ortak faaliyet göstermeli”ydi. Suriye, Sovyetler Birliği’nin desteğine sahipti. Hem Suriye’nin, hem Yunanistan’ın önerisini reddettik. Oysa bu paralar alınabilir, Türkiye’nin başına büyük dertler açacak bir örgüt kurulabilirdi. Yapmadık bunları... Tek nedenden: Bu, doğrudan, devletlerarası çatışmanın bir unsuru, bir devletin piyonu haline gelmektir. Bir devlete sırt dayayarak, onun imkân­larıyla Türkiye’de demokrasi kavgası verilmez. Bugün seni destekleyen dev­let, yann işine gelmez, seni satar da.
TlKP’lilere karşı ilk cinayet suçlaması Halkın Kurtuluşu’ndan geldi. Hal­ kın Kurtuluşçulan, 30 Temmuz 1978’de Adana’da Oktay Çiğdemal ve Fay­sal Kelleci’nin TİKP’liler tarafından satır ve bıçaklarla öldürüldüğünü ileri sürdü. Dergilerinde TİKP’i “sol maskeli provokatör” ve “karşıdevrimci ha­ reket” olarak nitelediler. Bir sonraki cinayet iddiası
Reklam
Kurtuluş Örgütünün Pkk ve KUK Arasında Arabuluculuk Yapması
Görüşleri nedeniyle diğer sol gruplarca “Kürtlere şirin görünmek” iste­mekle suçlanan Kurtuluşçular, Kürt gruplar nezdinde belirli sempati de ya­ratmıştı. PKK’nın bölgede faaliyet yürütüp de silahlı çatışmalara girmediği ender gruplardan biriydi. TKP, TİKP, Halkın Kurtuluşu çatışmalarda birçok militanını kaybetmiş, PKK’yı “karşıdevrimci”, “provokatör çete” diye nitele­mişti. Kurtuluş, 1980 Mart’ında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde başlayıp diğer ilçe ve illere yayılan, 4 ay süren ve onlarca kişinin ölümüne neden olan PKK- KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları) çatışmasında arabuluculuk yaptı. Günlerce süren toplantılar sonunda anlaşma sağlandı ve üç örgütün ortak bildirisiyle çatışmalar sonlandırıldı.
Kurtuluş Örgütünün DEV-GENÇ'li Genci Öldürmesi
İki grup arasında Şişli Siyasal Bilimler Yüksekokulu’nda yaşanan gerilim Kurtuluşçuların 4 Nisan 1977’de bu okulun üçüncü sınıf öğrencisi, Dev- Gençli Kemal Karaca’yı kurşunlayarak öldürmesine kadar vardı. Dev-Genç­liler, derhal bir bildiriyle Kurtuluşçuları “hastalıklı”, “sorumsuz unsurlar"diye niteledi ve “hainlik derecesinde provokasyon” yaratmakla suçladı.
Tikko... GKK’nın kuramadan dağılan örgütünden arta kalan alt düzey militanlar­ dan 10-15 kişilik bir grup, cunta sonrası eylemleriyle; “1980 öncesi solda” görülen, küçük dejenere sol grupların örneklerinden birini oluşturdu. Bu grup, kendi içinde daha küçük eylem gruplanna bölünerek Anadolu yaka­sında gözüne kestirdiği bakkal, fırın, marketleri soymakla kalmadı; zengin muhit kabul ettiği semtlerde apartman dairelerine silahlı baskınlar düzenle­yerek, ev sakinlerinin ziynet eşyalarını ve varsa evlerindeki paralarını gasp edip ölümlere neden oldu.
432 syf.
9/10 puan verdi
dönemin sol parti ve örgütlerini ayrıntılı biçimde inceleyen gayet başarılı bir kaynak. yazarı vehbi ersan. iletişim yayınlarından çıkmış. objektif bir üslupla ve bol bol örgütlerin kendi yayınlarından alıntılar kullanılarak yazılmış. söz konusu dönemi çok merak ettiğim için 2-3 günde okudum. toplam 430 sayfa ama meraklısı için su gibi gidiyor. tkp, dev yol, kurtuluş, tdkp, tkp ml ve diğer irili ufaklı parti ve örgütler incelenmiş. fakat yazarın gençliğinde mensubu olması ve özel niteliğinden dolayı dev-sol en hacimli yeri işgal etmiş. özel bir nitelik dedim gerçekten de öyle. peki nedir bunlar? dev-yol gibi dönem solunun en bilinen örgütünden kopması, 1977 1 mayıs'ından sonra yaşanan solun kitlesel geri çekiliş döneminde kurulması(1978) ve dhkp-c adıyla bugün hala ayakta olması gibi. bugün hala varlığını sürdürebilmesinin sebebi biraz da tarihinde gizli. bu örgüt kurulduktan kısa bir süre sonra ülke sıkıyönetim dönemine girdi. bu koşullarda varlığını duyurabilmek durumundaydı. sonrasında da darbe gerçekleşti. ki esas özelliği darbeye karşı verdiği mücadele. özellikle hapishanelerde işkence ve tek tipleştirmeye karşı yürüttüğü direniş bu örgüte sol çevrelerden sempatiyi oldukça arttırdı, büyüttü. zaten yazar da bu özel durumundan dolayı bir tek dev sol'un 70'ler sonrasındaki serüvenini anlatmış. kesinlikle tavsiye ediyorum.
1970'lerde Türkiye Solu
1970'lerde Türkiye SoluVehbi Ersan · İletişim Yayıncılık · 201425 okunma
70 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.