Öne Çıkan Vekîʼ b. el-Cerrâh er-Ruâsî Gönderileri
Öne Çıkan Vekîʼ b. el-Cerrâh er-Ruâsî kitaplarını, öne çıkan Vekîʼ b. el-Cerrâh er-Ruâsî sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Vekîʼ b. el-Cerrâh er-Ruâsî yazarlarını, öne çıkan Vekîʼ b. el-Cerrâh er-Ruâsî yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mücâhid [rahmetullahi aleyh] ,
"Görmüyorlar mı ki biz yeryüzünü etrafından gitgide eksiltmekteyiz" (Ra'd 13\41) âyetinden kastedilenin "Ölüm" olduğunu söylemiştir.
Sayfa 49
Selmân (r.a.)'ın rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
"İçinizden birinizin dünyadan elde edeceği miktar bir yolcunun azığı kadar olsun."
Tirmizî, IV/563; Nesâî, II/94; İbn Mâce, II/1374; Müsned-i Ahmed, V/438.
Abdullah İbn Mesûd (r.a.) demiştir ki:
"Ben dünyada, (Allah uğrunda) binitli olarak sabah erkenden yola çıkan, sonra da geri dönen (bir mücahit) kimse gibi olmayı isterim."
İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, 33/172.
Hayatı Allah'a Adamak
417-418: Hasan-ı Basrî, "O müminlere cahiller bir hitapta bulunduklarında, onlara 'selâm' diyerek karşılık verirler." (Furkân, 63) ayeti hakkında şöyle der: "Halîm olanlar câhillik etmezler. Şayet kendilerine câhilce bir davranış sergilenirse, bunu ağırbaşlılıkla karşılarlar."
Mücâhid ise aynı ayetteki «هونا» kelimesini 'vakarlı ve sâkin olmak' şeklinde; «سلاما» sözcüğünü ise, 'güvende ve selâmette ol!' biçiminde tefsir etmiştir.
İbrahim en Nehaî (rahmetullahi aleyh) der ki:
“Sizden öncekiler, giysi bakımından sizden daha sade, kalp bakımından da daha merhametliydiler.”
Sayfa 126Kitabı okudu
Ebû Zerr (r.a.)'in rivayet ettiğine göre
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Kıyamet günü huzura bir adam getirilir. Bu sırada: "Bunun küçük günahlarını kendisine arz edin!" denilir. Bu yapılır. Büyük günahları ise kendisine gösterilmez. Ona: "sen şu gün şu günahı, şu zaman şu günahı işledin mi?" diye sorulur. O da günahlarını inkâr etmeyip hepsini itiraf eder. Ancak o, asıl, büyük günahlarının açıklanmasından korkup çekinmektedir. Bu sırada: "Bu adamın işlediği günahların yerine birer hasene veriniz!" denilir."
Rasûlullah (s.a.v.) devamla şöyle buyurdular:
"Adam hala (kendisine yapılan bu sürpriz ihsânı kavrayamaz ve zihni büyük günahlarında takılı olarak): "(Hani) benim bir takım günahlarım daha varmıştı ya?! " demeye çalıŞır."
Ravi Ebû Zerr (r.a.) der ki:
"Bunu anlattığı sırada Rasûlullah (s.a.v.)'ın azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm."
Müslim, V/177; Tirmizî, IV/713; Müsned, V/157.
Hayatı Allah'a Adamak
Abdullah b. Mes'ud (radiyallâhu anh) şöyle demiştir:
"Kalpler, kalplere benzemedikçe kıyafetler de birbirine benzemez."
Sayfa 80 - Kıyafetlerin benzerliği gönüllerin benzerliğinin bir sonucudur. O halde kıyafet ve görünüş, basit bir gösterge sayılmayıp aynı zamanda örnek alınan kimselerin inanç ve düşüncelerini de yansıtır.Kitabı okudu
283) Selmân-ı Fârisi (radiyallâhu anh) dedi ki:
"Kıyamet gününde, günahı en çok olanlar, (dünyada iken) günah olan konularda çokça konuşanlar olacaktır."
Sayfa 72 - Ahmed b. Hanbel, Kitabu'z-Zühd 2/349Kitabı okudu
Şüphesiz ki mümin, müminin bir parçasıdır. İhtiyacı da onadır, sıkıntısı da. Onun sevinciyle sevinir, üzüntüsüyle üzülür. O, kardeşinin aynasıdır. Eğer onda hoşuna gitmeyen bir şey görürse, onu düzeltir ve doğruya yöneltir. Gizlide ve açıkta onu korur. Şüphesiz sana dostundan dolayı bir nasip vardır ve sevdiğin kişiyi hatırlamandan dolayı da senin için bir nasip vardır. O hâlde kardeşlerini, arkadaşlarını ve oturacağın meclisleri iyi seç.
Mücâhid (rh.a.)'den yapılan rivayete göre o şöyle anlatır:
"Ebû Zerr (r.a.) şöyle demiştir:
"Gök gürler nasıl gürlemesin ki, orada bir karış yer bile yoktur ki, mutlaka bir melek secdeye kapanmış olmasın. Benim bildiklerimi siz bilseydiniz, yataklarda hanımlarınızla birlikte olmaktan dolayı lezzet alamaz, yüksek yerlere çıkar, yalvarır yakarır durmadan ağlardınız!
Tirmizî, IV/556; İbn Mâce, II/1402; Müsned-i Ahmed, V/173.
Hayatı Allah'a Adamak
Ali (r.a.) şöyle demiştir:
"Ey Müslümanlar, sizin için en çok korkup çekindiğim iki şey vardır. Bunlar, hevâya uymak ve tûl-i emel beslemektir. Tûl- emel, ahireti unutturur. Hevaya ittibâ ise, haktan alıkoyar. Dikkatli olun, dünya yüzünü dönmüş gidiyor, ahiret ise bize doğru gelmekte... iki dünyanın da isteklisi vardır. Siz ahiret talipleri olun. Dünya talipleri olmayın! Şimdi, hesap değil amel zamanıdır. Yarın ise amel değil hesap zamanıdır."
Bu ifadeler Hz. Peygamberden rivayet edilmektedir. Bkz. Beyhaki, Şuabü'l- İmân, VII/370
Hayatı Allah'a Adamak