Atatürk düşmanlığının sosyo psikolojik kökenlerini anlamak zorundayız.
Bunun için, kendine Yaratılış Öyküsü oluşturan ya da seçen toplumların yaşayışı ve değer yargılarına kısaca bakmalı.
Anaerkil anlayışı sürdüren, kadınlarına eziyet ettirmeyen Navajolar'ın Yaratılış Öyküsü'nde kadın tanrıça; belirleyici, buluşçu, ağırlığı olan, sözü geçen, reddedebilen, seçebilen, güçlü özelliklere sahip.
Navajolar da bu metafizik öyküyü yaşayışlarına aynen almış; kadınları özgür, görkemli, güçlü, katılımcı, belirleyici, toprağa ve sürülere sahip olarak yaşamaktadır.
Yaratılış Öyküsünü, İbranî dinlerden örneğin Tevrat'tan alan toplumların kadınları bilinçaltında korkunç suçluluk duyguları barındıran, periyot ve doğurganlık özellikleri kendilerine birer "ceza" olarak anlatılan, saptırıcı, şeytani, güven duyulmaz, düşüncesine başvurulmaz karakterdedir.
Lilith, İbranîlere göre ilk yaratılmış kadın. Adem ile üstünlük değil, eşitlik savaşı verdiği için üstü çiziliyor. Yerine gelen Havvaların ikincisi, ataerkil yapıyı oluşturmaya ve kadınların sosyo psikolojisinde suçluluk, ikinci sırada olmak duygusunu yerleştirmeye daha uygun anlatılıyor.
Atatürk, ataerkilliğe karşı çıkıp, Türk kadınlarına haklarını iade etmek için çok uğraştı ve başardı. Bunu yaparken de kültürümüz dışında herhangi bir Yaratılış Öyküsünü tanımadı.
Atatürk düşmanlığının sosyo psikolojik kökenlerinden biri de budur. Tiyatro sahnesinden kadınları indirenlerin ruh hallerinde bunu bolca gözlemleyebilirsiniz...