Kesinlikle klasik olmayı hakeden bir eserdi. Öncelikle uzunca önsözü sayesinde dönemin adalet sistemini,hayat şartlarını, halkın kendini oyalamak için zevkle izlediği idamları öğrenmiş olduk . İdama giden bir mahkumun iç sesi olmuştu yazar . Lakin öleceğini bilerek yaşamak , keza hepimiz bu şekilde yaşıyoruz ama günü, saati, yeri belli olacak bir ölümü beklemek , o ruh haline girmek anlatılamaz bir duygu buhranıdır eminim ki. Bir de arkasında minik bir kız çocuğu bırakırken ... Okuduktan sonra çevremdeki nesnelere bile son günümmüş gibi bakmak onları ne kadar da değerli kıldı bir anda . Hemen okuyup hayatı yeniden sorgulayıp, etrafınıza son saatlerinizmiş gibi bakın ve bir idam mahkumunun son anlarına kendiniz şahit olun.