Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok ötesine geçer. Sevgi, en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor.
Acı, yoksunluk, ölüm ve geçicilik çoğu zaman insan yaşamını anlamdan yoksun bırakıyor gibi görünse de yaşam hangi şartlar altında olursa olsun anlamını yitirmez. Yaşamın, bunları da kapsayan bir anlamı vardır çünkü.
Günümüz kaygıları ve insan varoluşunun olanca trajik yanlarına karşın yaşama evet demek için ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişimdir aslında.
Anlamamız gereken şey: önemli olanın soyut bir “hayatın anlamı” sorusu yerine, bizim yaşama o an verdiğimiz yanıt olduğudur. Tıpkı satrançta maçın o anki durumundan ve rakibin özelliklerinden bağımsız bir “en iyi hamle” düşünülemeyeceği gibi yaşamın anlamı da genel ifadelerle tanımlanamaz; insana ve duruma göre her an değişir.