Kayaların üstesinden gelen insanın çakıltaşlarını toplamaya gücü kalmaz ve insan, hücum borularının çaldığı zaman olduğundan çok daha kırılgan hale gelir.
"Ortodoksluğun bir kargaşa içinde, dağılmakta olduğu ve Sırp milliyetçi fikirlerinin, esaret prangalarının ağırlığından dolayı unutulmaya başlandığı bir dönemde, Türk Divanı'nın bir veziri olarak Mehmet Paşa'nın, 1557'de Sırp İpek Patrikhanesi'ni bizzat yenileyip başına da kardeşi Makari'yi koyduğunu çoğumuz biliyorsa da bu durum kimseyi şaşırtmamalı. Bazı tarihçiler, sadrazamın bu hareketle Sırp halkını yok olup yeryüzünden silinmekten koruduğu görüşündeler. O dönemde Sırp halkının, devletin yerini alabilecek tek kurum olan kiliseye ne kadar önem verdiği düşünülürse, bu görüş gerçeğe pek d uzak sayılmaz."
İngiltere'de bu paraların kaydedildiği dönemde Balkanlar'da sa Sırplar ile Türklerin kelleleri gidiyordu. Batı'da daha çok İkinci Sırp Devrimi diye bilinen İkinci Sırp Ayaklanması'nın hazırlıkları yapılıyordu. Batı'da sermaye ölüyordu, Doğu'da ise insanlar.
Sayfa 61 - Abis Yayınları, Ankara, 2008.Kitabı okudu
Yazar kitabın başında "Bu kitaptaki bütün isimler hayaldir. Herşeyi bilen yazar da dahil olmak üzere karakterler de." notu düşmüş olsa da gerçek mi hayal mi demekten kendimi alamadığım bi eser belkide tarih kitabı olduğu için. İçinde tarihi ögeleri barındırsa da aslında bi arayışı, kendini ispatlama mücadelesi içeriyor biraz. Devşirme sistemi ile hayatı değişen Sokullu Mehmet'in yeni hayatına adaptesi, kendini araması, ispatlaması, dini, inancı arasıdna sıkışıp kaldığı yer yer vatan özlemi içinde geçirdiği günler de yegane dostu Mimar Sinan ile olan ilişkisini konu alan güzel bir eser...