Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Walter Görlitz

Walter GörlitzDiktatörlerin Arkasındaki Para Babaları yazarı
Yazar
7.0/10
3 Kişi
7
Okunma
1
Beğeni
735
Görüntülenme

Walter Görlitz Sözleri ve Alıntıları

Walter Görlitz sözleri ve alıntılarını, Walter Görlitz kitap alıntılarını, Walter Görlitz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hitler iktidara geçince, Adalet Bakanlığı, İtalya'dan Hitler'e para gönderildiğini belgeleyen dosyayı mahkemenin iade etmesini istedi. Hitler'in ezeli korkusunun tipik bir örneğiydi bu ... Führer tüm yaşamı boyunca, "bilgisiz ya da yetkisiz biri çıkar da karanlık geçmişini karıştırarak, ortaya döker" diye korkmuştu. Üstelik Hitler, Mussolini'nin neyi isteyip istemediğine bakmadan, ltalya'yı gelecekteki müttefiki olarak gözüne kestirmişti.
Sunuş
Adolf Hitler 1919 yılının sonbaharında Alman İşçi Partisi'ne (DAP) üye olduğunda parti kasasında sadece 7 mark 50 fenik kadar bir para vardı; Hitler'in sonraları sık sık sözünü ettiği gibi, "birkaç zavallı yoksul" partili para babalarının kendilerini destekleyeceğini umut ediyordu. Kendi de yoksul olan Hitler partisine yardım edecek birkaç zengin bulmuştu. Çamaşırcı bir anneyle yoksul bir kunduracının oğlu olan Josef Visarionoviç Stalin, Bolşeviklere para sağlamak için (20 takma ad kullanarak) para taşıyan trenlere saldırmış, banka soymuş, ölümle tehdit ettiği zenginlerden para sızdırmış, genelevler açıp çalıştırdığı kadınlardan partisine para toplamıştı. Burada modern tarihimizin zirvedeki bazı kişilerinden söz ediyoruz, Stalin, Hitler ve Mao aktif politikaya atıldıklarında "yoksul ve meteliksizdiler". Faşist dönemin ilk diktatörleri Vladimir İlyiç Lenin ile Benito Mussolini gerçi Hitler, Stalin, Mao ve Tito kadar parasız sayılmazlardı: ama örneğin ne Franklin Delano Roosevelt, ne de John F. Kennedy kadar maddi güçleri ve toplumsal ilişkileri vardı.
Reklam
Berlin'deki Havacılık Kulü­bü'nde 1919'da kurulan "Antibolşevik Birlik"ten Hitler'in yüklüce para aldığı biliniyor. İlginçtir ki, o tarihlerde kasasında 50 milyon markın üstünde para bulunan "Antibolşeviklerin Ekonomi" Fonu'nu, Mankiewitz adında Berlin'li bir Yahudi banker yönetiyordu. Bu olay Hitler'in bazı milliyetçi zengin Yahudilerden para aldığına dair (kendi cellatlarını desteklediklerine bir türlü inanmak istemeyen Yahudiler) bugüne kadar gelen söylentilerin pek de yersiz olmadığını gösteriyor.
Berlin'deki Havacılık Kulü­bü’nde 1919'da kurulan "Antibolşevik Birlik"ten Hitler'in yüklüce para aldığı biliniyor. İlginçtir ki, o tarihlerde kasasında 50 milyon markın üstünde para bulunan "Antibolşeviklerin Ekonomi" Fonu'nu, Mankiewitz adında Berlin'li bir Yahudi banker yönetiyordu. Bu olay Hitler'in bazı milliyetçi zengin Yahudilerden para aldığına dair (kendi cellatlarını desteklediklerine bir türlü inanmak istemeyen Yahudiler) bugüne kadar gelen söylentilerin pek de yersiz olmadığını gösteriyor.
Para hem iktidarda olanlar, hem de iktidara soyunmak isteyenler için bir güçtür.
Nakit para yardımlarının dışında, Hitler'e mal bağışları da yapılı­yordu. Parti üyeleri ve sempatizanları, mobilyalar, sandık dolusu kitaplar, temel gıda maddeleriyle, çikolata gibi şekerli gıdaların satın alınmasında kullanılmak üzere indirim kuponları bağışlıyorlardı. Bu tür yardımlar, küçük bir burjuva partisi olan NSDAP için oldukça dikkat çekiyordu.
Reklam
Reich Valisi Martin Mutschmann ve Dresden'den von Philipps, Hitler'e avuç dolusu bağış yapmışlardı: "Führer" ve özel saldırı birliklerine (SA) akan bu yardımların ardında yatan komünizm korkusuydu (...)
Hitler 30 Ocak 1933'te Reich Başbakanı oldu, (Alman vatandaşlığına geçeli henüz bir yıl bile olmamıştı) yardımcılığına da von Papen getirildi. Artık Hitler'in sermayesini çoğaltmak için ne dışarıdan gelen milyonlara, ne de Alman sanayisinin desteğine ihtiyacı vardı. Kitleleri yönetmek ve harekete geçirmekteki olağanüstü yeteneği ve müthiş hitabet sanatı ona yetiyordu.
Nasyonal Sosyalizmin muhalifi komünistler ve sosyalistler, Hit- ler'in kimlerden para aldığını, partisinin kimlerden, hangi gelir kaynak- larından destek gördüğünü epey araştırdılar, konuyu didik didik ettiler; Özellikle komünistler, Alman soylularına ve büyük sermaye sahipleri- ne epey yüklendiler ve bu kesimleri, "Büyük Almanya" hayallerini ger- çekleştirmesi için Hitler'e destek vermekle suçladılar.
Brest-Litovski Barış Antlaşmasının imzalanmasının üzerinden henüz sekiz ay geçmemişti ki, kasım ayı başlarında Alman Açık Deniz Filosu'nun gönderine kırmızı bayrak çekilmişti bile. Acaba Almanya, Rus Devrimi'ni finanse etmekle, hangi güçleri kışkırttığını hiç anlamamış mıydı? Yanıt, açık bir "hayır"ın da ötesinde, son derece basitti. Almanlar buna pek kafa yormamışlardı.
Reklam
Hitler'e bağış yapan (erkekler-hatta büyük olasılıkla çoğunluk kadınlar) her zaman olmuştu. Kadınlarla olan ilişkilerinin Hitler'e yarar sağladığı ise hiç kuşkusuzdu. Partinin İşletme Müdürü Max Amann, 20 Ağustos 1920'de koyu Hitler sempatizanı Berlin'li kahve fabrikatörü Richard Frank'la (KornFrank Firmas) 60.000 frankın üstünde bir borç para için sözleşme imzalamıştı. Üç yıl vadeli borcun karşılığında Hitler, altı değerli mücevher parçasını rehin göstermişti. Bu parçalar, platin üzerine pırlanta 'taşlar işlenmiş bir zümrüt iğne, platin üzerine, pırlanta taşlı bir yakut yüzük, yine platin üzerine pırlanta taşlı, gümüş montürlü on dört ayar altın yü­zük, 17'inci yüzyıla ait bir Venedik Sfenks rölyefi ve kırmızı ipekten altın işlemeli bir piyano örtüsüydü ... Acaba bunlar Helene Bechstein'ın antikaları mıydı? Yoksa Elsa Bruckmann'ın aşk armağanları mı?
Lenin, Mussolini, Stalin, Hitler, Tito ve Mao Çe-tung hakkında bugüne kadar çıkan yayınlarda, onları iktidar yapan mali desteklere ilişkin konulara özellikle değinilmemiş olmasına (..) şaşmamak gerekir. Örneğin, Hitler ve Mussolini'ye kimlerin para verdiği, iktidar olma yolunda para dışında başka şeyler vermek suretiyle kimlerin yardım etti­ği 1945'ten bu yana çeşitli nedenlerden ötürü hiçbir zaman açıklanmamıştı. Örneğin Mao, resmi açıklamaların/dışında bu konuda herhangi bir bilgi ve haberin yayınlanmasını kesinlikle yasaklamıştı. Tito da ondan farklı davranmamıştı bu konuda. Lenin ve Bolşeviklere yapılan para yardımı ve bağışlara ilişkin pek az yayın yapılmıştır. Mussolini'nin aldığı yardımlara ilişkin yayınlar ise daha da azdır. Buna karşın Hitler'in iktidar mücadelesi süresince almış olduğu desteklere ilişkin dünya kamuoyuna ulaşan bilgiler, her ne kadar çoğunluk kesin olmasa ve fazlaca hayallerle süslenmişse de Nürnberg Mahkemeleri sayesinde nisbeten ayrıntılı ve doyurucudur. Stalin'in finanse edilmesinin, bu kitapta sadece ana hatlarıyla ele alınmasıysa dikkat çekicidir. Partizan orduları, Sovyetler Birliği'nden çok Batılı ülkeler, özellikle de İngiltere tarafından desteklenen Tito hakkında ise bugüne kadar çok az şey yazıldı. Çin Komünist Partisi (KPCh) ile Kuo-mintang (KMT) cephesinin Sovyetler'den aldığı yardımlar ve Mao'nun finanse edilmesine ilişkin yerel bilgiler de pek fazla sayılmaz.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman İmparatorluğu, Rusya'daki devrimi desteklerse ikili bir barış anlaşması için Rusya'yı ikna edebileceğini ummuştu. İmparatorluğun Lenin'e ve Bolşevik Partisi'ne akıttığı milyonlar, gerçi Bolşeviklerin zaferini hızlandırmış ve 1918'de beklenilen Rus-Alman ikili anlaşmasının imzalanmasında da etkili olmuştu. Ama bu paracıklar, ne Lenin ne de Bolşeviklerin, dünya Bolşevik devrimi idealini vakit geçirmeden Prusya-Almanya İmparatorluğu'na da taşımalarını engellemişti ... Aslında bütün bunlar bir tek soruda toplanmaktaydı: ACABA DÜNYAYI HAREKETE GEÇİREN GÜÇ PARA MIDIR, YOKSA HALKLARIN ULUSAL ÇIKARLARI YA DA İDEOLOJİLER MİDİR?
Savaş Hazinesine her zaman para gerekiyordu, bu yüzden nereden gelirse gelsin her türlü yardım kabul ediliyordu. Hitler'in yakın dostları Pöhner ile partili yoldaş Wilhelm Frick, saklamaya gerek duymadan bu kuralı benimsemişlerdi. Önemli olan paranın nereden geldi­ği değil, "savaş hazinesi"nin kasasına girmesiydi. Dünya Devrimi için Alman İmparatoru'ndan para aldığı zaman, Lenin de böyle düşünüyordu. Çünkü bu paralarla gerçekleşecek olan Rus Devrimi'yle, Alman Krallığı'nın da yıkılacağına inanıyordu.
Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin (NSDAP) programı ana hatlarıyla belli olmuştu. Programın. 11 'inci maddesi, "ÇALIŞMADAN KOLAY ELDE EDİLEN GELİRİN YASAKLANMASINI"; 13'üncü mad­desi, "TRÖSTLER İN DEVLETLEŞTİRİLMESİNİ"; 14'üncü maddesi, "BÜYÜK İŞLETMELERDE KAZ A NCA ORTAK OLUNMASINI"; 16'ıncı maddesi, "BÜYÜK MARKET VE SATIŞ MAGAZALARININ KAMU­ LAŞTIRILMASINI"; 17'inci maddesi de, "ULUSAL GEREKSİNİMLERE UYGUN BİR TOPRAK REFORMUNU" öngörmekteydi.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.