Hipokampusun mamiller cisimlerinin hasarı, (çoğunlukla sıvıya dayalı olan) beslenme alışkanlıkları nedeniyle tiyamin eksikliği bulunan alkoliklerde görülen Korsakoff sendromunun tipik bir hasarıdır. Bu hastalar yeni anı oluşturmakta büyük sorunlar yaşadıklanı gibi daha önce oluşmuş uzun süreli bellek anılarını hatırlamakta da zorluk çekerler. Tıp öğrencilerinin masal uydurma örneğini ilk kez canlı olarak gördükleri hastalardır bunlar.
"Süte kattıkları gibi ucuz şaraplara da vitamin katılsa iyi olurdu herhalde. Böyle bir şey Korsakoff vakalarının çoğalmasını engellemez miydi?" dedi Neil.
Elbette engellerdi. Etkili bir tedavi yolu bulmak için gerekli bilgileri edinmek yeterince zor zaten. Asıl mesele, insanların bir şeyler yapmaya gayret göstermemeleri gibi görünüyor. Ciddi zihinsel sorunların sayısını azaltabilecek birçok önleyici tedbir var.
Kafa zedelenmelerinin ne kadar yıkıcı sonuçları olabildiğini herkes bildiği halde, yeni arabalara emniyet kemeri takılmasının rutin hale gelmesi ne kadar uzun sürdü, bir düşün. Sonra, emniyet kemeri takma alışkanlığının araba kullananların yalnızca yarısında ve ancak yirmi beş yıl sonra yerleştiğini de unutma.
Hastalar şakak lobu nöbetleriyle alakalı çok çeşitli duygu ve deneyimler bildirir. Bazıları dejavu yaşar, yani bir yerde daha önce bulunmuşluk, o tuhaf aşinalık duygusunu. Bazılan göz yanılgıları
yaşar, örneğin şekil ve boyutlarda bozukluklar olur: Hasta, insanları dev veya minik insanlar olarak görür. Bazılarıysa görsel veya işitsel (hatta kokulu) halusinasyonlar yaşar. "Nöroloğum bir hastasından bahsetmişti; her nöbet öncesi bir çiftlik manzarası görürmüş. Hasta gördüğü sahneyi bile çizmiş ona. Kutsal kitaptaki o 'vizyonlar' gibi falan geliyor kulağa." Pavlus'un Şam'a giderken gördüğü vizyon mesela. Onda da şakak lobu epilepsisi vardı belki. Jan Dark'a Fransa'yı kurtarmasını söyleyen sesler de şakak lobu nöbetlerinden kaynaklanan işitsel halüsinasyonlar olabilir pekâlâ. Jan Dark yakılırken kalbinin yanmadığı söyleniyor. Böyle bir şeye kalbin üst tabakasının kalsifikasyonu (kalsifik perikardit) yol açabilir, ki bu da tüberkülozun bir sonucudur. Beyin tüberkülomu (tüberküler dokudaki küçük tümörler) genel tüberkülozlarda yaygındır ve bu tümörlerde nöbetler sık görülen belirtilerdir. Jan Dark'ın şakak lobunda küçük nöbetlerden mustarip olması gayet mümkün.
"Şakak lobu epileptikleri ilginç insanlar, Dostoyevski ve van Gogh mesela. Gulliver'in Seyahatleri ve Alice Harikalar Diyarında' da anlattıkları küçük insanlardan dolayı Jonathan Swift ile Lewis Carroll'ın da epileptik olabileceğinden bahsedildiğini duymuştum."
En Büyük Soru'nun bilinç olduğu söylenebilir kesinlikle. Neil nerede? Beyin sapının içinde mi? Çünkü onu uyanık tutan orası. Orasını kurcalamak tehlikelidir; hastanın solunumu durabilir veya kan basıncı yükselebilir.
Yoksa talamusunun içinde mi? Çünkü orası dikkatini neye yoğunlaştıracağını belirlemesini sağlayan bölgedir.
Şempanzelerin yapamadığı şekilde kendini ifade etmesini sağlayan, artık gayet net görebildiğimiz dil bölgelerindedir belki de? Beyin mekanizmalanndan bir sesin nasıl çıktığını tarif etmek için, bu kitabın en az üç bölümünü bu konuya ayırmak gerekecek.
Yoksa, bir tahminde bulunurken, endişe duyarken veya bir plan yaparken kullandığı ön loblarda mı Neil? Bugünkü ameliyata karar verirken de bu bölgeyi kullanmıştı.
Belli bir hareketi beynindeki milyarlarca sinir hücresi içinde yer alan bir "komut nöronu" mu tetikliyor, yoksa uzmanlık alanı büyükannesini temsil.etmek olan bir hücre mi?
Doğru cevaplar verir, ama o anla ilgili bir anı oluşturamazken Neil "bilinçli" mi? Bu bir yana, Neil bir şeyi nasıl hatırlıyor? Dün yasını nasıl algılıyor, belleğinden hatırlayacağı şeyi nasıl seçiyor ve sonra nasıl davranacağına nasıl karar veriyor?