Yaprak Zihnioğlu

Yaprak ZihnioğluKadınsız İnkılap yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
8.9/10
17 Kişi
59
Okunma
3
Beğeni
2.477
Görüntülenme
... Caydırıcı bir etken olarak Anadolu kadınının cahil olduğu ileri sürülüyorsa, cehalette erkeği de farklı değildi.
Sayfa 210Kitabı okudu
Nezihe Mu­hiddin'e göre, kadınsız inkılap olamazdı; kadınların ulusal inşa süreci­ne katılması inkılapların tamamlanması için önkoşuldu.
Reklam
Savunmasa bundan iyiydi bu nedir ya :D
Kadınların siyasal haklarını savunan Salahaddin Asım, kadınların annelik ve eşlik vazife­sinden arta kalan·zamanlarda, örneğin çocuklarını büyüttüğü kırk yaşından sonra siyasal/sosyal işlerle ilgilenmeleri gerektiğini belirtiyor­du.
Sayfa 105Kitabı okudu
Türk kadını, vazifesinin en çetini olan harb cebhesinde bile erkekle yan yana yürümüş, mefkurevi mücahedemizde (savaşımızda) ira­de-i milliyyesini (milli iradesini), imanını, istiklalini erkekle beraber izhar et­miştir (göstermiştir).
Sayfa 210Kitabı okudu
Cumhuriyet inkılabı her türlü esareti özellikle "esaret-i fikriyye"yi ortadan kaldırdığı için erkeklerden daha çok kadınlar geniş bir nefes almıştır.
Sayfa 185Kitabı okudu
Erkeklerin feminizminin temsilcileri, "ilerici" erkek yazar ve düşü­nürler, "Toplumun aydın erkeklerini yetiştirecek olanlar eğitimli vali­delerdir" önermesiyle kadınların eğitimini savunuyor ve aynı zamanda kadınların etkinlik alanını annelik göreviyle sınırlamaya çalışıyorlardı.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
En beğendiğim alıntı oldu, yıldızlı alıntı :)
... Hatice Ahmed mektubunda genç kadın kuşağının feminizmini ve öfkesini yansıtıyor­du. Kadın haklarına karşı çıkanları "bencil kafalar" olarak adlandırı­yor, kocasına körü körüne boyun eğmek zorunda kalan kadınların bir gün gelip zincirlerini kıracağını belirtiyordu: “... erkek kuvvetli.. kadın za’if.. bunu mu söyleyeceksiniz? Yakın zamana kadar kafes arkasında habsedilerek, yegane meşgalesi kocasının bütün arzularına körü körüne mutava’at göstermek (boyun eğmek), iyi yemek pişirmek evi­ni temiz tutmaktan ibaret olan kadın nasıl olur da za’if kalmaz? Daha doğrusu öyle telakki edilmez... Buna alışan bir kısım hôdbin (bencil) kafalar bu fikir­lerini nasıl değiştirebilir? Bu hususda ben sizleri biraz ma’zur görüyorum (anlayışla karşılıyorum). Kadın za’ifdir, kadın iradesizdir, kadın erkekle bir ola­maz... Kadının seviyyesi henüz yükselememiştir, diye sayıklarken... yavaş, ya­vaş zincirlerini kıran kadın bütün varlığıyla karşısında yükseldiği gün bu hôd­bin telakkilerle (anlayışlarla) ne vaz’iyyetde kalacağınızı düşünüyorum da. ...”
Sayfa 214Kitabı okudu
Erkeklerin "nevaziş-gar (iltifat dolu) ninnilerle ka­dınları uyutma" çabaları boşunaydı. Semiye'ye göre erkekler, kadın ha­reketine karşı ya "baskıcı çevreleri" gösteriyor ya da iltifatlarla kadın­ları uyutarak kadınlığın uyanmasına, dirilmesine engel olmaya çalışı­yorlardı.
Şaşırtmadı
Halide Edib kadınların annelik vazifelerinin önemini yayımlanan ilk çevirisinde vurguluyordu: “Etfâl [çocuklar], cem'iyyetin ümid-i alisidir [geleceğinin ümididir]! Bun­lara ille dersi, ille terbiyeyi verecek olanlar da validelerdir. Bu sebebdendir ki validelik büyük, pek büyük bir vazifedir.”
Sayfa 106Kitabı okudu
Nezihe Muhiddin kadınların toplumda "mevcudiyye­tini ve gücünü" gösterme mücadelesinin kadınların birliğiyle başarıla­cağına inandı. Kadınların tüm haklarını "iktisab etmek" (almak) için mücadele etti. "Haklarımızı vermeseler de biz onları alacağız" sözü onun mefkûreci/mücadeleci karakterini simgeliyordu. Kadınların kim­liklerine, benliklerine sahip çıkmalarını savundu.
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
Kadınların sokağa çıkması üzerindeki baskı yalnızca muhafazakar erkeklerden değil kadınlardan da geliyordu. Nezihe Muhiddin Türk Kadını'nda yaşlı bir hanımın Üsküdar vapur iskelesinde arkadaşı ve kendisine tehditler savurduğunu, herkesi üzerlerine tükürmeye ve hakaret etmeye çağırdığını anlatır. Bu dönem­deki kadınlara yönelik saldırılar "ilerici" erkek yazarlar tarafından da dile getirildi.
Sayfa 110Kitabı okudu
Türkiye'de her Türk kadınının her Türk erkeği gibi vatandaşlık hukuk ve veza’ifinden istifade etmesine bir manii kalmamıştır. Cumhuriyyet, prensip i'tibariyle vatandaşlıkta kadın-erkek farkı tanımıyor.
Sayfa 185Kitabı okudu
Nezihe Muhiddin
"Hayatın Acısını Nasıl Duydum" başlıklı öyküsünde, evlendikten sonra eşiyle ilgili büyük bir düş kırıklığı yaşayan bir kadını anlatır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Emine Semiye'nin yazılarında cahil bırakılarak değersizleştirilmiş "kadınlığın", yüzyılların baskılarıyla kaybettirilmiş gururunu geri alma düşüncesi belirginleşir.
Eğer Osmanlı feminizmi adı altında bir düşünsel ve eylemsel etkinlik­ten söz edebilirsek, bu oluşun en önemli düşünürünün Fatma Aliye ol­duğunu da ileri sürebiliriz. Denebilir ki, Fatma Aliye tarih-i nisvanı­mızın matbuat sahasında yer alan ilk ve en önemli şahsiyetidir.
Resim