Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'dı.
"Satamaz diyorlar, babalar gibi satarım" diyordu.
2003'te dış borcumuz 130 milyar dolardı.
Elde avuçta ne varsa babalar gibi satacaktık...
2023'te dış borcumuz 500 milyar doları geçecekti.
İstanbul’da Degüstasyon lokantası açıldı.
Sahibi Eduardo Morigini adında bir İtalyan’dı.
İtalyan mutfağını İstiklal Caddesi’ne getirmişti.
Kapısında kuyruk oluyordu, rostosu ve makarnası bütün şehrin dilindeydi, piyasada bulunmayan İtalyan şaraplarını servis ediyordu.
1926’nın mart ayında TBMM’deki en önemli konu, yolsuzluktu!
Niğde-Ulukışla karayolunu yapmak üzere ihaleye çıkılmıştı, Mustafa efendi adında Kayserili bir müteahhit kazanmıştı, sekiz ay içinde tamamlayacağını söylemiş, ihale bedeli olan 86 bin lirayı peşin almış, ama, altı ay geçmesine rağmen henüz bir santim yol bile yapmamıştı.
Üstelik, altı ay ilave süre istiyordu!
İhale iptal edildi.
86 bin lira geri alındı.
Mustafa efendiye bir daha ihale verilmedi.
Türkiye’de bazı şeylerin 100 yıl önce de 100 yıl sonra da hiç değişmediğinin, hırsız bürokrat-dolandırıcı müteahhit İkilisinin her dönemde devletin imkanlarını kemirmeye çalıştığının kanıtıydı.
İstanbul’da, boşandığı eşini döve döve kaçırmaya çalışan damat, kendisine
direnen kayınvalidesini öldürdü, idama mahkum edildi.
Bursa’da, Ümmi adındaki kıza önce tecavüz eden, sonra da gırtlağını keserek öldüren Mehmet adındaki sapık, idama mahkum edildi.
Bu cinayetler de, Türkiye’de bazı şeylerin 100 yıl önce de 100 yıl sonra da, hiç değişmediğinin bir başka kanıtıydı.
Gazetelerde geniş yer bulan ve vatandaşların büyük ilgiyle takip ettiği olay,
İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşanmıştı.
Öğrenciler tarafından güya şaka yapılmış ve öğretmen Salih beyin sandalyesine iğne yerleştirilmişti. Tam oturacağı sırada iğneyi fark eden Salih bey, büyük alınganlık göstermiş, “bu muameleye layık değilim, sizlere çok teessüf ederim” diyerek, sınıftan çıkıp gitmiş ve öğretmenlikten istifa etmişti!
Bu şok istifa üzerine, okul yönetimi disiplin soruşturması başlatmış, sınıfın bütün dersleri iptal edilmiş, öğrenciler tek tek sorguya alınmış, ama bu işi kimin yaptığı bulunamamıştı.
Sınıftaki 43 öğrencinin tamamı sürgün edildi!
Hepsi, Bursa Erkek Lisesi’ne gönderildi.
Ekstra hazin tarafı, iğneyi o öğrencilerden hiçbiri koymamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra, hepsi mezun olduktan sonra, iğneyi aslında başka sınıftan bir öğrencinin yerleştirdiği ortaya çıktı.
Suçsuz yere sürgün edilenler arasında kimler vardı?
Sait Faik Abasıyanık.
Gazeteci Hikmet Feridun Es.
Dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil.
Turizm, ticaret, sanayi bakanı Sırrı Yırcalı vardı.
Ne diyor acaba, şehit ailelerinin kapısını çalan komutanlar? Kaç bin defa yaşadılar bu durumu…
“Vuruşmak daha kolay, inan” demişti bir subay bana, “analar, o haberi duyunca, öyle bir bakar ki sana, o gözleri ömrünün sonuna kadar unutamazsın…”
Sor hobilerimizi mesela…
Banko ne çıkar?
“Kitap okumak” çıkar.
Halbuki hepimiz biliyoruz ki, kıçımızı silmek için tükettiğimiz tuvalet kağıdı miktarı, beynimizi parlatmak için tükettiğimiz kağıt miktarından fazla.