You can find Featured Yılmaz Öztuna books, featured Yılmaz Öztuna quotes and quotes, featured Yılmaz Öztuna authors, featured Yılmaz Öztuna reviews and reviews on 1000Kitap.
Tarih, siyaset değildir. Tarihçi siyasi cereyanları tarafsız şekilde incelemeye alışmış adam demektir. Bu alışkanlığı edinemeyen, günün modasına göre söz söyleyen yazar, tarihçi değildir.
Osmanlı saftır. Babasının suçu yüzünden oğlunun zarar görmesine çok üzülür. Böyle bir halt edeni çok ayıplar. İdam ettiği adamın oğlunu sadrâzam yapar ki, Osmanlı tarihinde hayli örneği vardır.
Türkiye tarihinde ilk ciddi yenileşme hamlesinin kahramanı, 2. Sultan Osman'dır. O tarihten bugüne kadar Türkiye'de daima iki fikir, muhafazakarlık ve inkılapçılık karşı karşıya gelmiştir.
Abdülaziz Han, Topkapı Sarayı'na nakledildi. Sarayburnunda karaya çıkan hakan ve ailesi, arabalara bindirilerek Saray'ın harem kısmına getirildiler. Saray hazırlanmamıştı. Hakan ve ailesine öğle yemeği verilmedi. Üçüncü Selim dairesine yerleştirildiler. Önce bunun, çok kaba bir dikkatsizlik eseri olduğu sanıldı. Zira burası, 68 yıl önce, Üçüncü Selim'in Şehid edildiği daire idi. Sonradan bilhassa bu daireye yerleştirilmeleri için Hüseyin Avni Paşa'nın emir verdiği anlaşıldı. Türk ordusunun başındaki adam, çepeçevre düşmanla çevrili büyük bir imparatorluğun Orduları ile uğraşacağına böylesine süfli işlerle vakit harcayıp mizacına yakışır şekilde eğleniyordu.
Ermeniler, Kürtçe konuşan Müslüman köylerini basarak, bulabildiklerini, kadın ve çocukları asla ayırmaksızın katliâm ettiler. Çok defa çengele asmak, hâmile kadınların karınlarını deşip bebeklerini süngüyle çıkartmak, erkeklerin organlarını kesip ağızlarına koymak gibi yıldırma metodlarını uyguluyorlardı. Öldürmeden önce Kürt kız ve kadınlarının mutlaka ırzına geçiliyordu. Ve üç beş yaşındaki kız ve erkek çocuklar buna dâhildi. Câmîleri, tekkeleri, medrese ve mektepleri Müslümanlarla doldurup ateşe veriyorlardı.
Sultan Aziz’in başına getirilenlerin, durumu ıslah etmek emelinden değil, kin ve garazdan ileri geldiğini, bütün aklı başında olanlarla beraber, fakat onların hepsinden sonra Midhat Paşa da anladı...