Meşhur kemerleri sıkma politikasının dillerde dalgalandığı şu günlerde makam arabaları konusunu biraz eşelemek hoş vakit geçirmek isteyen vatandaşlarımıza hayli eğlenceli ipuçları vermektedir.
Huyları kurusun, bizim politikacılar kemerleri yalnız uçağa bindikleri zaman sıkmağı akıl eden cinstendirler. Otomobile binmek icabettiği zaman unutuverirler bunu...
Bir gün beni köşesiz bıraktılar: «Hükümetin manevi şahsını küçük düşürücü ve itibar kırıcılıktan... Halbuki o devrede ben, ne kimsenin itibarını düşünürdüm, ne itibarsızlığını. Sadece içten geldiği gibi yazıyordum, çiziyordum, kızıyordum, feryad ediyordum...»
...özel teşebbüse dayanan kalkınma yavaştır, ıstıraplıdır, israflıdır ve sosyal adaletle bağdaşması, az gelişmiş bir memlekette, imkânsızdır. Böyle bir kalkınma, siyasi gücü geniş ölçüde iktisadi güce tabi kılması yüzünden, demokratik de değildir.
Bu çağ, yok etmeyi, azaltmayı daha çok seviyor. Kıstırılan birlik son erine dek temizleniyor. Toplama kamplarında günde bin beş yüzer kişi biçiliyor. Modern savaş insan'ı görmezden gelmekle işe başlıyor ve -işin en korkuncu burası- bu saygsızığı yine insan'a yaptırıyor. Aynı katliamın kendi başına geleceğini bilen insan öylesine umutsuzdur ki.. Bütün bu oyunu yöneten, üstelik kendi adını kullanarak yöneten mekanizma insan'ı kapıların dışında bırakmıştır.
14'ler ne yapmak, nasıl yapmak istiyorlardı? Onları memleket için çok zararlı yollarda görenlerin kanaatince aşırı sol veya aşırı sağ gibi bağdaşması imkansız iki cereyanın temsilcileriydiler. Bazıları ise 14lerin milliyetçi ve sosyalist düşüncelere sahip olduklarını ileri sürüyor, bu iki kelimenin yanyana gelmesinden Nasyonal Sosyalizm terimi doğacağına göre onların Nazi olduklarını ileri sürüveriyorlardı.