Yusuf Ekinci 21 Mart 1943 tarihinde Burdur'da dünyaya gelmiştir. 1965 yılında Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünden ve 1980 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden mezun olmuştur.
1981 yılında Devlet Memurları Yabancı Diller Eğitim Merkezinde, 1982 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İdari Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 1987 yılında Ankara Eğitim Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsünde 'Ahilik ve Cumhuriyet Döneminde Mesleki Eğitim' konulu tezi ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Eğitim, yönetim, mesleki eğitim, istihbarat, eğitmenlik konularında pek çok kurs, seminer, sempozyum, panel ve çalıştaya konuşmacı olarak katılmış ve bildiriler sunmuştur.
Adem oğlunda zerre kadar mana olmasa
Sen onu adam görüp adam deme
Duyması mana sırrından adam değildir
Sen onun suretini görüp mahrem deme
Eğer yürekte olmasa yüz derd yarası
Sakın, kaç onu hemdem deme
Gelin dostlar Allah zikrini daima söyleyin
Allah zikri gönül ülkesini açar dostlar
Estağfurullah ve istiğfarı dinmeden söyleyin Lanetli şeytan beden ülkesinden kaçar dostlar
Lanetli şeytan size düşman, hazır olun
Gece Allah gündüz Allah deyip ölün
Dar kabre gireceğiniz vakit nura dolun
Melekler Allah nurunu saçar dostlar
Allah nuru kabir içini aydın kılınca
Melekler karşısında ravzen koyunca
Mümin kal görüp onu hayran kalınca
Bu âlemin ışığnıdan geçer dostlar
Bütün ruhlar toplanıp gelince mübareğe Yardımcılar meşgul olunca tebareke
Dua kılıb yandıktan sonra kahr tek basma
Cümle ruhlar sevinip bir bir kucaklar dostlar
Yedi adım attıktan sonra Mimker-Nekir
Heybet ile girip gelince kılıp kahır
İki gözü ateş gibi yanıp bakıp durur
Nurunu görüp saygı gösterip kucaklar dostlar.
Gönül bağı yeşil iken bilmeden yürüdüm
Ömrüm geçti hazan oldu şimdi duydum
Dünyayı terk edip din yoluna adım attım
Binbir defa ağlayıp dua eyleyim sana
Yeseviligin kurucusu Hoca Ahmed Yesevi'dir. Ahmed Yesevi, aynı zamanda Dinî Tasavvufi Türk Edebiyatı'nın ilk mühim siması olarak karşımıza çıkar. Ondan önce de Türk insanı, oldukça uzun bir zamandan beri İslâmî değerlere alışmış, tasavvufi fikirleri az çok benimsemişti. Türkler arasında onlara anlayabilecekleri bir Türkçeyle hitap ederek İslâmî hükümleri, tasavvufi esasları yaymaya çalışan dervişler vardı.Yahya Kemal’in “Bizim milliyetimizi asil ondan bulacaksınız” dediği ulu kişi Hoca Ahmed Yesevi’dir.Ahmed Hamdi Tanpınar’ın “Mazisiz bir hal olabilir; fakat gelecek imkânsızdır" sözü bu konuda düsturumuz olmalıdır.Ahmed Yesevi’nin tarihi rolünün yanında sosyolojik, kültürel, psikolojik rolünün de olduğu bugün artık bilinen bir gerçektir. 0, İslamiyetin kabulüyle farklı bir değerler bütünüyle karşılaşan halka bu dini, milli değerlerini koruyarak benimsemenin, kendine has yapmanın yolunu göstermiştir. Onlara tasavvufun temellerini öğreterek yeni bir hayat tarzı sunmuştur.Bunu yaparken sürekli yabancı tesirlerin baskısı altında olan Türk milletinin birlik halinde kalmasını sağlamıştır.
Ahilik, Müslüman Türk toplumunun kültürel, sosyal ve ekonomik hayatında önemli rol oynamış, günümüzün ifadesiyle sivil toplum kuruluşu olarak ortaya çıkmış bir esnaf teşkilâtıdır. Toplumun bütün kesimlerinde etkisini hissettiren bu kuruluş, insanımızın birliğini, dirliğini ve gücünü perçinlemiştir.
Tasavvuf büyüklerinden Ahî Evran’ın kurucusu olduğu Ahilik, yüzyıllar öncesinden günümüze ışık tutan bir kurum olarak bugün daha çok ihtiyaç duyduğumuz beraberlik ruhunu, yardımlaşma, güven, şefkat, saygı ve sevgi kavramlarını öne çıkaran sağlam bir yapı olarak göz doldurmuştur.
AhîlikYusuf Ekinci · Sistem Ofset Yayınları · 19897 okunma