Pek çok türde eser okumakla birlikte bazı tür kitapları okurken satırlarda kendimi bulur, cümleleri okumaktan zevk alır ve o kitabı okurken tamamlandığımı hissederim. Bana bunları hissettiren tür tarihi romanlardır. Mahrem-i Esrar'da bu eserlerden yalnızca bir
Mahrem-i Esrar, bir Kazım Karabekir romanı. İsmini bolca duyduğumuz bir şahsiyetin Türk dünyasındaki yerini, yaşadıklarını, Kazım Karabekir'in eserlerinden derlenerek oluşturulmuş hayatını okumak beni oldukça mutlu etti. Tüm bu bilgiler, Fransa'da okuyan bir yanı Ermeni olan tarih öğrencisinin bitirme tezi çerçevesinde araştırması neticesinde bizlere sunuluyor.
Bir kişinin ruh dünyasındaki buhranını, ruhunu derinden hissedebileceğiniz satırları mevcut. Bu özelliğiyle oldukça içten ve akıcı şekilde okuyabileceğiniz bir kitap.
Yer yer Ankara'yı gezebileceğiniz cümleler sizi karşılarken; Milli mücadele yıllarında çeşitli anlamlar içeren sokaklar varken şu an ki görünümü ile tarihin üstünü kendi ellerimizle örttüğümüze değinen satırlar, tam da içimi okuyan cinstendi. Kitabın sonu şok eden cinstendi, devamını merakla bekliyorum.
Kazım Karabekir hakkında yazılmış olan ilk roman oluşu da yazarı takdir edebileceğimiz noktalardan biri. Ve çoğu kişiye tarih kitapları sıkıcı geldiği için bu şekilde tarihi romanlar ile severek öğrenebiliyoruz geçmişimizi, kahramanlarımızı.
Ayrıca kitabı okudukça, aslında övündüğümüz tarihimizi, kahramanlarımızın hayatlarını ne de az bildiğimi fark ettim. Bu kitap ile birlikte tarih okumalarımı arttırmam gerektiğine karar verdim.
Herkese şiddetle tavsiyemdir.